Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2015/10260 E. 2016/10618 K. 31.10.2016 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2015/10260
KARAR NO : 2016/10618
KARAR TARİHİ : 31.10.2016

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat …tarafından, davalı … aleyhine 14/01/2011 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 10/02/2015 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın giderilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı … 2. İcra Müdürü olarak görev yaptığını, davalının olay tarihinde bir icra dosyasında yediemin olduğunu beyan ederek ücret talebinde bulunduğunu, kendisinin ise, söz konusu dosyayı uygun bir zamanda inceleyip bu konuda bir karar vereceğini beyan ettiğini, bu sırada davalının hakaret ve tehditlerine maruz kaldığını belirterek manevi tazminat talebinde bulunmuştur.
Davalı, duruşmalara katılmamış, davaya cevap vermemiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi (818 sayılı BK 49. maddesi) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını ,sıfatını , işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak gösterilmelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığını hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
AİHM kararlarında da ifade özgürlüğüne getirilecek sınırlamanın; kanuni olması, meşru amaca dayanması ve demokratik toplumda gerekli ve orantılı olması gerektiği
belirtilmiştir. İfade özgürlüğü kural, sınırlama ise istisna olduğundan, sınırlama (somut olayda tazminat miktarı) kişilik haklarına yapılan saldırı ile orantılı olmalıdır. Aksi halde sınırlama, AİHS’in 10. maddesine aykırılık teşkil edecektir. (AİHM 35839/97 Başvuru numaralı Pakdemirli/Türkiye kararı)
Somut olaya gelince; olay tarihi, olayın gelişim şekli ve yukarıda belirtilen ilkeler dikkate alındığında, davacı yararına hüküm altına alınan tazminat miktarı fazla olup daha alt seviyede manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/10/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.