YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9832
KARAR NO : 2015/6578
KARAR TARİHİ : 21.05.2015
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 11/01/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 13/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları rededilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, resmi nikahlı eşinin davalı ile kendisini aldattığını, davalının kendisi ile evli olduğunu bildiği halde eşi ile ilişkiye girmesi eyleminin kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacının eşi ile aynı iş yerinde çalıştıklarını, evli olduğunu bilmediğini, evli olduğunu öğrendikten sonra kendisinden uzaklaştığını, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacının eşi ile evli olduğunu bildiği halde aynı otel odasında kaldığı, tarafların davalının ilişkisi nedeni ile boşandıkları anlaşılmakla davacının kişilik haklarının saldırıya uğradığı kabul edilerek istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden; davacı ile dava dışı eşinin Aile Mahkemesinin 2011/2219 esas 2013/572 karar sayılı dosyasında davacı kocanın kusurlu eylemi nedeni ile boşanmalarına, 15.000,00 TL manevi tazminatın davacı kocadan alınarak davalı kadına ödetilmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davalının, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde duygusal ve cinsel birliktelik kurduğu, eşin davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının da eşin eylemine bilerek iştirak ederek davacının zarar görmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.
TBK’nın 61. maddesinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda haklarında müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerin uygulanacağı düzenleme altına alınmıştır. Müteselsil sorumlulukta ise zarar gören dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, bir kaçından veya tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunmaktadır.
Davacının eşi, davacıdan boşanmalarına karar verilen mahkeme ilamı ile sadakatsiz tutum ve davranışlarından dolayı 15.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmiştir.
Şu durumda, davalı ile dava dışı eşin birlikte neden oldukları zarar nedeni ile davacı yararına 15.000,00TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiş bulunmasına göre, konusu ve hukuki sebebi aynı olan eldeki davada hüküm altına alınan tazminat tutarının boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ödetilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değil ise de anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/7 maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının 1 sayılı bendinde yer alan “…manevi tazminatın…” sözcüklerinden sonra gelmek üzere “… Aile Mahkemesinin 2011/2219-2013/572 esas-karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı ile tahsilde tekerrür olmamak üzere…” cümlesinin eklenmesine, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 21/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Davacı, davalının, kendisi ile evli olduğunu bildiği halde, dava dışı eşi ile birlikte cinsel ve duygusal beraberlik yaşadığı, bu şekilde sadakat yükümlülüğüne aykırı davranışlarının kişilik haklarına saldırı niteliğinde olduğunu iddia ederek, uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davacının talebi, TMK. 24, BK. 49. (TBK.58) maddeleri kapsamında, kişilik hakkının hukuka aykırı şekilde saldırıya uğraması nedeniyle, uğranılan manevi zararın tazminine ilişkindir.
TMK’nun 185. maddesine göre, “Evlenmeyle eşler arasında evlilik birliği kurulmuş olur. Eşler birlikte yaşamak, birbirlerine sadık kalmak ve yardımcı olmak zorundadırlar.” Aynı yasanın 174. maddesine göre de, “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddi tazminat isteyebilir. Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf, kusurlu olan diğer taraftan manevi tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.”
Evlenmeyle eşler arasında kurulan aile birliğinin taraflara yüklediği ödevlerin ihlali veya yerine getirilmemesi durumunda bu yükümlülüğü yerine getirmeyen eş yönünden, Türk Medeni Kanunundaki sonuçları, boşanma ve boşanma sebebi olması durumunda, bu olaylar yüzünden kişilik haklarının saldırıya uğraması halinde manevi tazminat talep edilebileceğidir. BK. 49. (TBK.58) maddesinde “Şahsiyet hakkı hukuka aykırı bir şekilde tecavüze uğrayan kişi, uğradığı manevi zarara karşılık manevi tazminat namıyla bir miktar para ödenmesini dava edebilir”.
Somut olaya gelince, davalının ve dava dışı eşin davacıya yönelik ve aldatmak suretiyle sadakatsizlik mahiyetindeki davranışlarının, manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğinin tartışılması gereklidir.
Yukarıda incelenen yasa maddeleri uyarınca, davacının dava dışı eşinin TMK’nın evlenmeyle eşe yüklediği ödevler arasında bulunan sadakat yükümlülüğünü ihlali nedeniyle, yasanın 185. ve 174. maddeleri uyarınca boşanma sebebi ve istek halinde manevi tazminatı gerektirir nitelikte olduğu kuşkusuzdur. TMK’daki düzenleme, dava dışı eşin evlenme ile kurulan aile birliğinin tarafı olması sıfatından kaynaklanmaktadır. Zira dava dışı eş kendi iradesi ile bu birliğin tarafı olmayı kabul etmiş ve yasanın kendisine yüklediği hak ve yükümlülükler altına girmiştir.
Davalının eyleminin manevi tazminatı gerektirip gerektirmeyeceğine gelince, davalının doğrudan davacının bedensel veya ruhsal bütünlüğüne yönelik hukuka aykırı bir fiilde bulunduğundan söz edilemez. Söz konusu Yasada yükümlülüğünü ihlal eden eşin eylemini birlikte gerçekleştirdiği kişiler yönünden herhangi bir düzenleme getirilmemiştir.
Dava konusu eylemin gerçekleştiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan 818 sayılı BK’nun müteselsil sorumluluğa ilişkin hükümlerinin de uygulanma imkanı bulunmamaktadır. Zira sözkonusu yasanın 50. maddesinde haksız fiil nedeniyle müteselsilen sorumluluğuna gidilebilecekler gösterilmiştir. Yukarıda açıklanan yasal duruma göre, davalı zararın meydana gelmesinden asli olarak sorumlu tutulamaz. Yine yasa hükmünün aradığı anlamda iştirak hali de düşünülemez. İştiraken işlenebilir bir eylemin varlığının kabul edilebilmesi için, eylemin müstakilen ve asli olarak da işlenebilir olması gerekir. Ayrıca haksız fiil sorumluluğunu, geniş ve belirsiz bir kavram olan sadakat yükümlülüğünü ihlal etmeye iştirak çerçevesinde değerlendirmek, bu sorumluluğu belirsiz hale getirecektir.
Açıklanan durumlara göre, davalının eylemi, BK. 49. (TBK.58) maddesi kapsamında davacının kişilik değerlerine saldırı oluşturacak nitelikte bir eylem olarak kabul edilemez. Bu nedenle sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyorum. 21/05/2015