Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/9453 E. 2015/6873 K. 28.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/9453
KARAR NO : 2015/6873
KARAR TARİHİ : 28.05.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 04/01/2013 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalının diğer temyiz itirazına gelince;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının … TV’de yayınlanan bir televizyon programında kullandığı hakaret niteliğindeki sözlerle kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dava konusu olayda davalının, davacıya karşı iddiasının davacının kişilik haklarının ihlali niteliğinde olduğu, bu nedenle de davacıda meydana gelen manevi zararlardan davalının sorumlu olacağı anlaşıldığından; davacı, 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı TBK’nın 58.) maddesi gereğince hukuki korunma isteme hakkına sahiptir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 49. (6098 sayılı TBK’nın 58.) maddesi gereğince kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince; olay tarihi, taraflar arasındaki olayların gelişim süreci, tarafların siyasi kişilikler olmaları ile yukarıda anılan ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Davacı yararına daha alt seviyede manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yazılı biçimde karar verilmiş olması doğru değildir. Bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın, yukarıda (2) numaralı bentte gösterilen nedenle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/05/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, davalının … TV’de yaptığı konuşmalar nedeniyle açılan manevi tazminat davasıdır.
Yerel mahkemece davalının bu konuşmalarında … Belediye Başkanlığı’nda yolsuzluk yapıldığı, rüşvet alındığına dair algılar uyandırdığı, açıkca zikredilmese dahi akla gelen ilk kişinin Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu, bu kişinin ise kim olduğunun herkes tarafından bilindiğinden matufiyet unsurunun gerçekleştiği, davacı hakkında verilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığından kişilik haklarına saldırı oluşturduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davalının dosyada dökümü bulunan 14/12/2012 tarihli söyleşisinde, … Belediyesi’ndeki yolsuzluklardan bahsedildiği, olayların anlatıldığı, konuşmanın hiçbir yerinde davacının isminin zikredilmediği anlaşılmaktadır.
Diğer yandan … isimli belediye çalışanının Cumhuriyet Savcılığına böyle bir başvurusunun olduğu da gerçektir.
Davalı … partisi lideri olup asıl görevi yolsuzlukları ortaya çıkarmak amacıyla topluma bu bilgileri vermek ve paylaşmaktır.
Davalının konuşmasında doğrudan davacıyı hedef almadığı, dolayısıyla “matufiyet” unsurunun gerçekleşmediği, anlaşıldığı gibi siyasilerin sert eleştirilere katlanmaları gerektiği olgusu karşısında davanın reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan çoğunluğun hükmedilen manevi tazminatın fazla olması nedeniyle kararın bozulması yönündeki düşüncesine katılmıyoruz. 28/05/2015