Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/7184 E. 2015/6931 K. 28.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7184
KARAR NO : 2015/6931
KARAR TARİHİ : 28.05.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacılar … ve diğeri vekili Avukat … tarafından, davalılar … ve diğeri aleyhine 20/07/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 14/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacılar vekili ile davalılardan … vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikledelillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacıların temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalılardan …’nin temyiz itirazlarına gelince; dava yayın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacılar ile davalılardan … tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, … Başkanlığı’na bağlı … şirketinin yönetim kurulu başkanı ve … üyesi olduklarını, davalılardan …’ın ise … şirketinden … bulunan çay ocağı, otopark ve büfelerin işletmesini kiralayan kişi olduğunu, … Başkanlığı tarafından …’ın sözleşme şartlarına uymadığının tespit edilmesi nedeniyle sözleşmenin feshedilme aşamasına geldiğini, bu süreçte … ile yaptıkları bir görüşmenin bu kişi tarafından hukuka aykırı bir şekilde gizli kamera ile kayda alındığını ve sözleşmenin feshedilmemesini sağlamak amacıyla basına servis edildiğini, söz konusu görüşmenin 11/06/2009 tarihli ATV ana haber bülteninde özel haber olarak yayınlandığını, olayın bu şekilde gündeme gelmesi sonucu görevlerinden soruşturmanın selameti açısından istifa ettiklerini ve siyasi kariyerlerinin sona erdiğini, …. tarafından hukuka aykırı şekilde kayda alınan görüşmenin yayınlanması nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Davalılardan …, toplumun ilgisini çeken bir haberin izleyici ile buluşturulduğunu, haberin hukuka aykırı olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, hukuka aykırı yöntemlerle elde edilen görüntülerin yayınlanmasının davacıların kişilik haklarına zarar verdiği, yayının özü ile niteliği arasında uygunluk bulunmadığı gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.
Anayasamızın 25. maddesi uyarınca “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce kanaatleri sebebiyle kınanamaz ve suçlanamaz.” Anayasamızın 90. maddesi ile usulüne göre yürürlüğe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bu kapsamda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi de kanun hükmünde sayılmaktadır. AİHS nin 10. maddesinde “Herkes görüşlerini açıklama ve anlatım özgürlüğüne sahiptir. Bu hak, kanaat özgürlüğü ile kamu otoritelerinin müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu olmaksızın haber veya fikir alma ve verme özgürlüğünü de içerir….” hükmü bulunmaktadır.
Davalı şirket bir yayın kuruluşunun sahibi olup; 6112 sayılı Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayın Hizmetleri Hakkındaki Kanunun 1. maddesinde “Bu Kanunun amacı; …ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması, …. Radyo ve Televizyon Üst Kurulunun kuruluşu, teşkilâtı, görev, yetki ve sorumluluklarına ilişkin usul ve esasları belirlemektir” hükmü düzenlenmiştir. Görüldüğü gibi yayın kuruluşları bireylerin ifade ve haber alma özgürlüğünün sağlanması amacı ile hareket etmektedirler ve yayın hizmetlerini kamusal sorumluluk anlayışıyla yerine getirirler.
AİHM’si 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan bilgi ya da düşüncele için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, demokratik toplumun onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya konulması gerektiğini,…” ifade etmektedir. Mahkeme aynı ifadeleri 69698/01 ve 16354/06 başvuru nolu kararlarında da tekrar etmiştir.
Dosya arasında bilgi ve belgelerden, dava konusu olayla ilgili basın ve yayın yoluyla bir çok haber yapıldığı anlaşılmaktadır. Olay sonrası dönemin Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı ve davacıların üyesi olduğu siyasi partinin İl Başkanı tarafından basına açıklamalar yapılmıştır. Bu noktalardan hareketle dava konusu olayın o dönem ülke gündeminde önemli ölçüde yer bulduğu anlaşılmaktadır. Bu ölçüde yakından takip edilen ve toplumun ilgisini çeken bir olayın haber kanalları tarafından da yakından takip edilmesi, yaşanan gelişmelerin haberleştirilmesi de olağan karşılanmalıdır. Davaya konu haber davalı şirkete ait televizyon kanalında, davalılardan …’ın beyanları doğrultusunda, davacıların kişilik haklarına saldırı oluşturabilecek yorumlar katılmaksızın yayınlanmıştır. Basın ve yayın organlarının haber kaynağını açıklamak ve maddi gerçekliği kanıtlamak gibi bir yükümlülüğü bulunmamaktadır. AİHS’nin 10. maddesi hükümleri kamu yararını ilgilendiren genel yarara ilişkin bir durumda ifade özgürlüğünün sınırlanmasına çok az yer bırakmaktadır. Haber kaynağını dahi açıklama zorunluluğu olmayan davalının, siyasi hayatın içinde olan davacılar ile ilgili olarak yapılan haber nedeniyle tazminatla sorumlu tutulması doğru değildir. Güncel olan haberin yayınlanmasında kamu yararı bulunmaktadır. Haberin verlişinde kullanılan ifadeler ile de özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır. Şu durumda, davalılardan …’ nin tazminatla sorumlu tutulmuş olması doğru değildir. Mahkemece anılan davalı yönünden istemin reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve bu yön bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılardan … yararına BOZULMASINA, davacıların temyiz itirazlarının (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.