YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7152
KARAR NO : 2015/2763
KARAR TARİHİ : 09.03.2015
MAHKEMESİ : Ordu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 23/01/2014
NUMARASI : 2013/234-2014/28
Davacı H.. A.. tarafından, davalı M.. A.. aleyhine 03/07/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 23/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına haksız saldırıdan kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı M.. A..’ın haksız şikayette bulunarak Ordu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açılmasına sebebiyet verdiğini, bununla da yetinmeyip ayrıca Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat talebiyle dava açtığını, ceza dosyasında beraat ettiğini, hukuk davasının da reddedildiğini davalının eyleminin kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, emekli olduktan sonra memleketinde babadan kalma evde restorasyon çalışmaları yaptığını, davacının bu ev için gereken malzemeyi devletin imkanlarını kullanarak ve derin devletle işbirliği yaparak getirttiği iddiasıyla Başbakanlık, İçişleri Bakanlığı ve Ordu Valiliği’ne defalarca şikayetçi olduğunu, savcılığa suç duyurusunda bulunduğunu, bunlardan bir sonuç alamayınca o dönemde görevli olan üç ayrı vali hakkında da şikayetçi olduğunu, hiçbirinden sonuç alamadığını, kendisinin de şikayet hakkını kullandığını beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davacının dilekçesinde açıkladığı harcama kalemlerinin maddi tazminat talebiyle örtüştüğü ve ceza davasında beraat etmesi, hukuk davasının da reddedilmesi nedeniyle kişilik haklarına saldırı olduğu gerekçesiyle açılan davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; taraflar arasında önceye dayalı husumet olduğu, davalının köydeki evin tadilatı sırasında emekli emniyet müdürü olmanın da verdiği yetkiyle devletin imkanlarını kullandığı iddiasıyla davacı tarafından hakkında idari mercilere şikayet dilekçeleri verildiği, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğu, Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2007/3895 sayılı soruşturma dosyasında davalı hakkında görevi kötüye kullanma suçunu işlediğine dair müştekinin soyut iddiası dışında kanıt olmadığı gerekçesiyle kamu adına kovuşturmaya yer olmadığı kararı verildiği, davacının itiraz ettiği itirazın da reddedilerek kararın kesinleştiği anlaşılmaktadır. Sonrasında; davalı da davacı hakkında iftira suçundan dolayı suç duyurusunda bulunmuş açılan kamu davasında Ordu 1. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2008/280 Esas, 2009/193 sayılı kararı ile sanık davacının iftira kastıyla hareket ettiğine dair delil bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verilmiştir. Davalının açmış olduğu haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemli davada ise; Ordu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2008/58 Esas, 2013/228 Karar sayılı ilamı ile davacının şikayet hakkını kullandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dava konusu talepte ise; taraflar arasında eskiye dayalı husumet olması, davacının yapmış olduğu şikayetlerin sonuçsuz kalması üzerine davalının da Anayasal bir hak olarak yetkili ve görevli yargı mercileri önünde iddialarını ileri sürüp hakkını arama girişiminde bulunduğu da gözetilerek açılan davanın tümden reddine karar verilmesi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.