YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/7019
KARAR NO : 2015/2363
KARAR TARİHİ : 02.03.2015
MAHKEMESİ : Tekirdağ 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/01/2014
NUMARASI : 2013/53-2014/50
Davacı N.. K.. vekili Avukat Uğur tarafından, davalılar C.. K.. ve diğerleri aleyhine 06/02/2013 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 29/01/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalılar A. Ajans Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. adına Cenap Kürümoğlu vekili ile davalı C.. Ç.. tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, yayın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkin olup yerel mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davacı vekili ile davalılar A. Ajans Gazetecilik Matbaacılık Reklamcılık Ltd. Şti. vekili ve davalı C.. Ç.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların Haber T.. Gazetesinin sahibi, sorumlu yazı işleri müdürü ve yazarı olduğunu, 19/03/2012 tarihli sayının 5. sayfasında davalılardan C.. Ç..’ın yazıdğı “Gökten Üç Kiraz Düştü” başlıklı köşe yazısında hakkında asılsız iddialar ileri sürmek suretiyle, kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu iddia ederek, manevi tazminat istemli eldeki davayı açmıştır.
Davalılar, yazıda Tekirdağ İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünün yöneticileri hakkında eleştiri içeren ifadeler kullanıldığını, ancak yazarın memuriyet görevini sürdürürken 15 yıldan fazla müdür ya da müdür yardımcısı ve şube müdürü ile çalıştığını ve eleştirisinde davacının adını kullanmadığını, davacıyı kastetmediğini, yazının bütününü kapsayan Tekirdağ Broşörü yapıldığında davacının Tekirdağ İlinde dahi görevli olmadığını, yazının yayınlandığı tarihte de davacının Tekirdağ İli dışında Iğdır ilinde İl Kültür ve Turizm Müdürü olduğunu, davacının yazarın eleştirisini üzerine aldığını, yazının yayınlandığı gün davacının eser sahibini telefonla arayarak düzeltme yazısı yayınlamasını istediğini ve yazar C.. Ç..’ın bundan sonraki ilk köşe yazısında geniş bir düzeltme yazısı yayınladığını beyanla, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, yazının içeriğinden Tekirdağ İlinde görev yapan İl Turizm Müdürlerinin hedef alındığı, davacının Tekirdağ İl Kültür ve Turizm Müdürü olarak görev yaptığı dönemde davalılardan C.. Ç..’ın da aynı yerde çalıştığı gözetildiğinde davacıya karşı hakaret niteliği taşıdığı, yapılan haksız saldırı nedeniyle davacının kişilik değerlerinin zarar gördüğü gerekçesiyle istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; davalı tarafından ilde turizme dair yürütülen faaliyetlerin yetersizliği eleştirilmiş, davacının isminden bahsedilmemiştir. Davalı, sonrasında davacının kendisini arayarak sitem ettiğini de belirterek bir de düzeltme yazısı kaleme almış ve aynı gazetede yayınlanmış, o yazıda sözlerinin davacıya yönelik olmadığını ayrıca ve açıkça vurgulamıştır. Bu kapsamda, davacıya yönelik bir matufiyet bulunmadığı, yayında hukuka aykırılık olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece, istemin tümden reddedilmesi gerektiği gözetilmeyerek yerinde olmayan gerekçeyle, kısmen kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 02/03/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.