YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/6161
KARAR NO : 2015/1097
KARAR TARİHİ : 28.01.2015
MAHKEMESİ : Kastamonu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/02/2014
NUMARASI : 2012/240-2014/41
Davacı T.. K.. vekili Avukat Mehmet tarafından, davalı E.. C.. aleyhine 01/06/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 12/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeni ile manevi tazminat ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece, istemin bir bölümü kabul edilmiş; karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, resmi nikahlı eşinin, kendisini davalı ile aldattığını belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, talebin bir kısmı kabul edilmiştir.
Dosya kapsamından, davacı ile dava dışı eşinin Kastamonu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi’nin 2012/64 Esas, 2012/261 sayılı kararı ile zina nedeniyle boşanmalarına, eşin davacıyı aldatması nedeni ile 50.000,00 TL manevi tazminat ödemesine karar verildiği anlaşılmıştır.
Davalının, davacının resmi nikahlı eşi ile evli olduğu süre içinde duygusal ve cinsel birliktelik kurduğu, eşin davacıya karşı sadakat yükümlülüğünü ihlal ettiği, davalının da eşin eylemine bilerek iştirak ederek davacının zarar görmesine neden olduğu anlaşılmaktadır.
BK’nın 50 ve 51. maddelerinde haksız eylemin ve bunun sonucunda doğan zararın birden fazla kişi tarafından meydana getirilmesi durumunda zarar görenin dilediği takdirde eyleme katılanların birisinden, birkaçından veyahut tamamından zincirleme olarak sorumlu tutulmalarını isteme hakkına sahip bulunduğu düzenleme altına alınmıştır. Aynı hüküm 6098 sayılı yeni Türk Borçlar Kanunu’nun 61. maddesinde de tekrar edilmiştir.
Davacının eşi, davacıdan boşanmalarına karar verilen mahkeme ilamı ile sadakat yükümlülüğünü ihlal etmesi nedeni ile 50.000,00 TL manevi tazminat ödemeye mahkum edilmiştir. Şu durumda, davalı ile dava dışı eşin birlikte neden oldukları zarar sebebiyle davacı yararına 50.000,00 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiş bulunmasına göre, konusu ve hukuki sebebi aynı olan eldeki davada hüküm altına alınan tazminat tutarının
boşanma davasında hüküm altına alınan tazminat ile tahsilde tekerrür olmamak üzere ödetilmesi gerekirken bu hususun gözetilmemiş olması doğru değil ise de anılan yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 438/son maddesi gereğince kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2) no’lu bentte gösterilen nedenlerle, hüküm fıkrasının 1 nolu bendinde yer alan “…manevi tazminatın …” sözcüklerinden sonra gelmek üzere “… Kastamonu 2. Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesinin 2012/64-2012/261 Esas Karar sayılı ilamı ile hüküm altına alınan manevi tazminat tutarı ile tahsilde tekerrür olmamak üzere…” cümlesinin eklenmesine, davacının tüm, davalının diğer temyiz itirazlarının (1) no’lu bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın düzeltilmiş bu biçiminin ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın bundan mahsubuna, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 28/01/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Dava, evli olduğunu bildiği halde onunla duygusal ve cinsel ilişkiye girmek suretiyle kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat davasıdır.
Eşler evlenmekle birbirlerine karşı cinsel anlamda sadakat yükümlülüğü altına girerler. (MK.185/III) Bu yükümlülüğün ihlali halinde diğer eş TMK 161 maddesine dayalı olarak zina nedenine dayalı boşanma davası açar ve bu davada MK 174/2 maddesinde düzenlenen manevi tazminat isteminde bulunabilir. Böyle bir boşanma davası açarak eşinden tazminat alan kişinin manevi zararı karşılanmış demektir. Boşanma davası açmayan eş, sadakat yükümlülüğüne uymayan eşi affetmiş demektir. Affeden eş manevi tazminat isteminde bulunamaz. Diğer yandan boşanma davası açmakla birlikte hangi sebeple olursa olsun eşinden bu nedenle manevi tazminat istemeyen eşin durumuda aynıdır.
Davalı eş ile ilişkide olan 3. kişinin durumuna gelince; boşanma davasıyla eşinden manevi tazminat alan davacı manevi tazminatın “tekliği ve bölünmezliği” ilkesi gereğince 3. kişiden tazminat isteyemeyeceği gibi bu tazminatı “sadakat” yükümlülüğü olan eşinden istemeyen, istemeyi ihmal eden davacı elbetteki 3. kişiye yönelemez. Diğer yandan MK 2 maddesi gereğince “herkes haklarını kullanırken iyiniyet kaidelerine uymak zorundadır.” Davacının eşinden manevi tazminat almışken ya da sadakat yükümlülüğü olan eşi yerine 3. kişiye yönelmesini hukuk düzeni koruyamaz. 3. kişinin bu eylemden dolayı davalı eş ile müteselsil sorumluluğu da kabul edilemez. Zira; sadakat yükümlülüğü sadece eşe aittir.
Belirtilen nedenler itibariyle çoğunluk görüşüne katılmam olanaksızdır.28/01/2015