Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/17641 E. 2015/14521 K. 10.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17641
KARAR NO : 2015/14521
KARAR TARİHİ : 10.12.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/04/2014
NUMARASI : 2013/283-2014/172

Davacı İ.. A.. vekili Avukat F..G.. tarafından, davalı N.. Ş.. aleyhine 20/05/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 17/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar taraflarca temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı şirkette şoför olarak çalışırken iş akdine son verildiğini, işçilik alacaklarının ödenmesi için ihtarname gönderdiğini, davalının cevaben gönderdiği ihtarname içeriğinde kendisine çeşitli ithamlarda bulunduğunu ve hakaret ettiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacıya hakaret etmediğini, iddialarının asılsız olduğunu davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıya gönderdiği ihtarname ile kişilik haklarına saldırıda bulunduğu kanaatine varılarak istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacının davalı şirkette 20/07/2010 – 11/03/2013 tarihleri arasında şoför olarak çalıştığı, davalının iş akdini tek taraflı olarak feshettiği anlaşılmaktadır. İş akdinin feshinde davalının kusurlu olduğu iddiasıyla davacı davalıya ihtarname göndererek alacaklarının ödenmesini istemiş, davalıda cevaben gönderdiği ihtarname ile davacının kusuru nedeni ile iş akdinin feshedildiğine yönelik açıklamalarda bulunmuştur.
Davacı, davalının kendisini hırsızlık ile suçladığını iddia etmiş ise de davalı, davacının çalıştığı dönemde şirkete ait malzemelerin eksildiği yönünde kendisine zamanında bildirimde bulunmadığını ve şirkete ait aracı rızası dışında şirket dışına çıkartarak trafik kazasına neden olduğu biçiminde açıklamalarda bulunmuş olup gerçekten de davacının şoförü olduğu davalıya ait aracın trafik kazasına karıştığına dair kaza tespit tutanağı ibraz edilmiştir.
A.. 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru no’lu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız
olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.
Somut olaya gelince, davalının davacı işçisinin şirkette çalıştığı dönemde kusurlu olduğunu düşündüğü tavır ve davranışlarını dile getirdiği, davacının kişilik haklarına saldırı kastı bulunmadığı, ifade özgürlüğünün yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici beyanları dahi kapsadığı, bu tür beyanların A..S.. 10. maddesi, Anayasa 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının tüm, davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.