Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/17625 E. 2015/14873 K. 17.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17625
KARAR NO : 2015/14873
KARAR TARİHİ : 17.12.2015

MAHKEMESİ : Diyarbakır 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/06/2014
NUMARASI : 2013/129-2014/888

Davacı N.. M.. vekili Avukat A..İ.. ve diğeri tarafından, davalı A.. Y.. aleyhine 08/02/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 27/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, D.. F.. öğretim üyesi olduğunu, bir başka öğretim üyesi ile birlikte M.. M.. açılan bir davaya hukuki mütalaa verdiklerini, davalı avukatın haklarında Y.. , D.. Ü.. ve H..D.. şikayette bulunduğunu, şikayet dilekçesinde kullandığı ifadelerin kişilik haklarına saldırı teşkil ettiğini iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, avukat olarak takip ettiği Y.. M.. dava dosyasına sunulan mütalaanın usul ve yasaya aykırı olduğunu, yararına hazırlandığı tarafın eşinin davacının görev yaptığı üniversitede yardımcı doçent olması nedeniyle hatır için yazılmış olabileceğini, hakimi etkileme amacı taşıdığını, davanın mütalaanın aksine sonuçlandığını ve onandığını, dava konusu dilekçelerdeki beyanlarının savunma hakkı içinde değerlendirilerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davalı tarafın davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eden beyanlarda bulunması nedeniyle bu beyanların savunma hakkı kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, ceza mahkemesi kararı da dikkate alınarak davanın kısmen kabulü ile .. TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, davacının hazırladığı hukuki mütalaa nedeniyle davalı avukatın davacı hakkında şikayet dilekçeleri verdiği görülmektedir. Söz konusu şikayet dilekçelerinde kullanılan ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı içerdiği iddiasıyla davalı hakkında şikayette bulunulmuştur. Hakaret suçundan açılan kamu davası sonunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ise de hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, maddi anlamda kesin hüküm teşkil eder nitelikte bir hüküm olmadığından hukuk yargıcı yönünden ortada bağlayıcı nitelikte bir ceza mahkemesi kararı bulunmamaktadır.
A.. 22 Nisan 2013 tarihli 48876/08 başvuru nolu kararında “İfade özgürlüğünün, demokratik bir toplumun vazgeçilmez esasını ve bu toplumun gelişiminin ve her bireyin kendini gerçekleştirmesinin temel koşulunu oluşturduğunu, 10. maddenin 2. fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla ifade özgürlüğünün sadece kabul edilen, zararsız ya da farklı olan «bilgi» ya da «düşünceler» için değil ama ayrıca hoşa gitmeyen, sarsıcı ya da rahatsız edici olanlar için de geçerli olduğunu, bunların, «demokratik toplumun» onlarsız olamayacağı çoğulculuğun, hoşgörünün ve açık fikirliliğin gereği olduğunu, 10. maddede açıklandığı gibi bu özgürlüğe yapılan sınırlamaların her halde dar yorumlanması gerektiğini ve herhangi bir sınırlama gereksiniminin ikna edici bir biçimde ortaya koyulması gerektiğini,…” ifade etmektedir.

Somut olaya gelince, davalının avukat olarak takip ettiği bir dosyaya davacı öğretim üyesi tarafından hukuki mütalaa verildiği, dosyanın bu mütalaanın aksine karar çıktığı ve onandığı, davalı avukatın söz konusu mütalaayı hukuka aykırı görmesi nedeniyle davacı hakkında şikayette bulunduğu, söz konusu şikayet dilekçelerinde davalının sarf ettiği düşüncelerinin yukarıda değinildiği gibi hoşa gitmeyen, sarsıcı hatta rahatsız edici olanları dahi A.. S.. 10. maddesi, Anayasa’nın 26. maddesi uyarınca ifade ve düşünce özgürlüğü kapsamında korunması gerektiği, kişisel değer yargısı niteliğindeki beyanların eleştiri sınırlarında kaldığının kabulü ile istemin tümden reddi yerine kısmen kabulü doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının öteki temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 17/12/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI

Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre mahkemenin davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu yolundaki tespiti yerinde olmuştur. Şu aşamada hükmedilen manevi tazminat miktarı konusunda görüş bildirmeksizin Dairemiz çoğunluğunun bozma kararına katılmıyorum. 17/12/2015