Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/17328 E. 2015/13537 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17328
KARAR NO : 2015/13537
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

Davacı E.. Ü.. vekili Avukat O..O.. tarafından, davalılar A…Ş.. ve diğeri aleyhine 26/04/2011 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 11/06/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/11/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat M..C.. geldi, karşı taraftan gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davalıların diğer temyiz itirazına gelince;
a- Dava basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davalı S.. A.. yönünden davanın reddine, davalı A…Ş.. yönünden istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı D.. M.. hakimi olarak verdiği bir karar nedeniyle davalıların sahibi ve yazı işleri müdürü olduğu D..G.. 29/03/2011, 04/04/2011 ve 07/04/2011 günlü sayılarında yayınlanan yazıların kişilik haklarına saldırı içerdiğini iddia ederek uğradığı zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, davalı yazı işleri müdürü yönünden 5187 sayılı Kanun’un 13. maddesi uyarınca hukuken sorumluluğu olmaması nedeniyle davanın reddi gerektiğini, diğer davalı yönünden ise dava konusu edilen yazıların basın özgürlüğü sınırları içinde kalıp hukuka uygun olmalarından dolayı davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, davalı yazı işleri müdürü S.. A.. yönünden davanın husumetten reddine, diğer davalı yönünden dava konusu edilen yazılarda davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek .. TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil
eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince, dava konusu yayının sınırlı sayıda basılan yerel bir gazetede yayınlanmış olması, yayın tarihi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
b- Kararı temyiz eden davalı S.. A.. yönünden yerel mahkeme kararı husumetten redde ilişkindir. Davalı taraf, yargılama sırasında avukatı aracılığı ile temsil edildiğine göre karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesi uyarınca davalı yan yararına ayrı bir vekalet ücreti takdir edilmesi gerekir. Bu yönün gözetilmemiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2/a-b) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davalıların öteki temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve davalılar yararına takdir olunan.. TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.