Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/17213 E. 2015/13532 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/17213
KARAR NO : 2015/13532
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ : Mersin 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 16/07/2014
NUMARASI : 2013/10-2014/265

Davacı H.. S.. vekili Avukat Abdullah tarafından, davalı A.. A.. aleyhine 07/01/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 16/07/2014 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 24/11/2015 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil A.. A.. ve vekili Avukat Alpay geldiler, karşı taraftan davacı adına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının yargılama gideri dışında kalan temyiz itirazları ile davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2) Davalının diğer temyiz itirazına gelince; Dava kişilik haklarına saldırı nedenine dayalı manevi zararın istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, istemin bir bölümünün ödetilmesine karar verilmiş; karar, taraflarca temyiz olunmuştur.
Davacı, Mersin İl Emniyet Çevik Kuvvet Şube Müdür Yardımcısı olduğunu, 28/11/2012 günü yapılan bir basın açıklaması sırasında toplanan grubun güvenlik güçlerine saldırması üzerine grubun dağıtılması talimatı verdiğini, bu sırada grupla güvenlik güçleri arasında çıkan arbede nedeniyle davalı milletvekilinin kendisine hakaret ettiğini, basın mensuplarının da olay yerinde olması nedeniyle görüntülerin ismi ve resmi ile birlikte ulusal kanallarda yayınlandığını, hem kendisinin hem de ailesinin son derece üzüntü duyduklarını iddia ederek uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalı, milletvekili olarak olay sırasında herkesin temel hak ve hürriyetlerini kullanması için çaba gösterdiğini, masum vatandaşlar ve kendisi üzerine sıkılan biber gazından sonra dava konusu olan tepkiyi gösterdiğini, görevi gereği sert eleştiriler yapabileceğini bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacının şeref ve haysiyetini ihlal edip kişilik haklarına saldırıda bulunduğu sonuç ve kanaatine varıldığından istemin kısmen kabulü ile 8.500,00TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte ödetilmesine karar verilmiştir.
Türk Borçlar Kanunu’nun 58. maddesi ( 818 sayılı BK 49. maddesi ) hükmüne göre kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Somut olaya gelince, davacının polis amiri, davalının ise milletvekili olduğu, toplumsal bir olaya müdahale sırasında insanların üzerine biber gazı sıkılması nedeniyle davalının dava konusu olan sözleri sarf ettiğini anlaşılmaktadır. Olay tarihi, olayın gelişim biçimi, tarafların ekonomik ve sosyal durumları ile yukarıdaki ilkeler gözetildiğinde davacı yararına takdir edilen manevi tazminat tutarı fazladır. Daha alt düzeyde manevi tazminat takdir edilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle bozulmasına, davalının öteki temyiz itirazları ile davacının yargılama giderlerine yönelik temyizleri dışında kalan itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine, bozma nedenine göre davacının yargılama giderlerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve davalı yararına takdir olunan 1.100,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.