Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/16928 E. 2015/13498 K. 24.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16928
KARAR NO : 2015/13498
KARAR TARİHİ : 24.11.2015

MAHKEMESİ : Gaziosmanpaşa 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/03/2014
NUMARASI : 2010/624-2014/121

Davacı M.. B.. vekili Avukat Rukiye tarafından, davalılar H.. S.. ve diğeri aleyhine 30/09/2010 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 25/03/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili ve davalı İ.. T.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının tüm, davalı İ.. T..’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı İ.. T..’ın diğer temyiz itirazlarına gelince;
a)Dava rücuen tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar davacı vekili ve davalı İ.. T.. vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, Kara Kuvvetleri Komutanlığına ait … plakalı aracın davalı İ.. T.. yönetiminde görevde iken bir aracın çarpması sonucu yaralamalı trafik kazası meydana geldiğini, bu olay nedeni ile diğer aracın sigorta şirketi tarafından açılan dava sonucunda tazminata karar verilmesi üzerine müvekkili bakanlık tarafından ödeme yapılmak zorunda kalındığını, davalılardan H.. S..’nin araç komutanı, diğer davalı İ.. T..’ın ise sürücü olarak bahse konu kazada müvekkili bakanlığın tazminat ödemesine sebebiyet verdiğini belirterek ödenen bedelin davalılardan rücuen tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı İ.. T.., dava konusu olayın 2001 yılında askerlik görevi sırasında meydana geldiğini olay tarihinden 9 yıldan fazla zaman geçtiğinden davanın zaman aşımına uğradığını, tarafına atfedilen kusur ve kusur oranını kabul etmediğini ileri sürerek davanın reddini istemiştir.
Davalı H.. S.. vekili, meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin hiçbir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece; davanın, davalı İ.. T.. yönünden kabulüne, davalı H.. S.. yönünden pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı, müteselsil sorumlu sıfatıyla üçüncü kişiye ödediği paranın haleflik esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalı önceki davada davalı sıfatıyla bulunmuş olmasına rağmen onun yönünden feregat nedeni ile dava reddedildiğine göre iadenin kapsamı, kural olarak davacının mahkum olup ödediği para ile kendisi hakkında açılan davanın sonunda verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faizi ve önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ile yargılama giderleri ve bir de davacı aleyhine ödetme kararı alan üçüncü kişinin hüküm kesinleşmeden önce alacağını tahsil için ilamı icraya koymuş olması halinde hükmün kesinleşmesine kadar yapılan icra giderleri ve avukatlık ücreti ile aynı güne kadar gerçekleşen faizi toplamından davalının payına düşen kısmıdır.
Kendi kusurlu davranışı ile icranın sürüp gitmesine yol açan davacı, bu ihmali nedeniyle artan icra giderlerinin ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürenin faizini isteyemez. Bu ilkelere aykırı düşüncelerle isteğin tümünün hüküm altına alınmış bulunması doğru görülmemiş kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
b)Dava, askerlik hizmeti dolayısıyla verilen zarar nedeni ile müteselsil sorumlu devletin ödediği tutarın, öteki sorumluya rücuuna ilişkindir.
Rücunun amacı, birlikte sorumlular arasında hakkaniyete göre denge kurmaktır. BK’nın 50. maddesi, hakimin takdirini temel almıştır. Anılan madde buyruğuna göre, ilgililerin birbirlerine karşı rücu hakları olup olmadığını ve varsa kapsamını hakim takdir edecektir. Bu madde, her ne kadar birden çok kimselerin ortak kusurlarıyla zarar oluşturmalarını düzenlemiş ise de onu izleyen 51. maddedeki birden çok kişilerin değişik hukuksal nedenlerden sorumluluğunda da belirtilen kural geçerlidir. Öyleyse, çok tipli teselsülde de hakim, rücu kapsamını takdir durumundadır.
Kusur, kapsam belirlemede etkin ise de hakkaniyet de onunla birlikte değerlendirilmesi gereken önemli öğelerdendir. Davalı, Anayasa’nın 72. maddesi gereği, hakkı olan askerlik görevi sırasında kusuru ile zarara yol açmıştır. Hizmetin karşılığında ücret almaması ve bu hizmetin anayasal bir görev niteliğinde olması nedeniyle, tazminatın tamamından sorumlu tutulması, hakkaniyet öğesinin kapsam belirlemede dikkate alınmamış olunması sonucunu doğurur. Şu durumda anılan öğe değerlendirmeye katılarak belirlenen tazminattan belirli bir indirim yapılması gereklidir. Yerel mahkemece açıklanan yönün gözetilmemesi doğru olmadığından karar bu nedenle de bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2/a-b) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı İ.. T.. yararına bozulmasına, davacının tüm, davalı İ.. T..’ın öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle reddine ve temyiz eden davalıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 24/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.