Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/16749 E. 2015/14131 K. 03.12.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16749
KARAR NO : 2015/14131
KARAR TARİHİ : 03.12.2015

MAHKEMESİ : Diyarbakır 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 02/06/2014
NUMARASI : 2013/387-2014/724

Davacı M.. Ü.. vekili Avukat O..O.. tarafından, davalılar M.. Y.. ve diğerleri aleyhine 18/04/2013 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davalılardan M.. Y.. yönünden davanın husumet nedeniyle reddine, diğer davalı B.. A.. yönünden davanın kısmen kabulüne dair verilen 02/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Davalılardan M.. Y..’ın temyizi yönünden:
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı iddiasına dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davalılardan M.. Y.. bakımından davanın husumet nedeniyle reddine, davalılardan B.. A.. bakımından ise; kısmen kabulüne karar verilmiştir. Hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık A.. T.. “.. ” başlıklı 3. maddesinin 2. bendinde birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddi halinde ret sebebi ortak olan davalılar lehine tek, ret sebebi ayrı olan davalılar lehine ise her ret sebebi için ayrı ayrı vekalet ücretine hükmolunacağı belirtilmiştir. Davalılardan sorumlu yazıişleri müdürü olan M.. Y.. hakkında davanın husumetten reddine karar verilmiştir. Şu durumda, hakkındaki davanın ret sebebi farklı olan M.. Y.. lehine ayrı vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, davalılar yararına tek vekalet ücretine hükmedilmesi doğru değildir. Kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
2- Davalılardan B.. A..’ın temyizi yönünden:
Davacı, D.. F.. öğretim üyesi olduğunu, eşinin ise D.. M.. hakimi olarak görev yaptığını, S.. G.. 27 Mart 2013 ve 1, 2 Nisan 2013 tarihli sayılarında aynı fakültede görevli öğretim üyesi arkadaşına eşinin görevli olduğu mahkemedeki dosyaları yönlendirilmesi sonucu sözde takdir yetkisi adı altında astronomik tazminatlara hükmedildiğinin iddia edildiğini, asılsız bu iddialar ile kendisi ve eşinin zan altında bırakıldığını, yapılan yayın nedeniyle kişilik haklarının zarar gördüğünü belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini istemiştir.
Davalılar, haberin güncel olduğunu ve basın özgürlüğü kapsamında kaldığını, davacının eşinin taraf olduğu bir davada davacı ile aynı fakültede görevli öğretim üyelerinin sunduğu bilirkişi raporu üzerinden bilirkişilik kurumunun eleştirildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacının mesai arkadaşları olan kişilerin davacının eşi tarafından bilirkişi olarak atanmasının sağlanıp menfaat elde edildiği iddiasını içeren yayınların davacının kişilik haklarını ihlal ettiği gerekçesiyle istem kısmen kabul edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı B.. K.. 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında A..H..ve Ö.. bölümü ile T… K.. 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu haberler bir bütün olarak incelendiğinde; davacının eşinin taraf olduğu bir dava dosyasına davacı ile aynı fakültede görevli öğretim üyelerinin uzman görüşü niteliğinde bir rapor sundukları ve bunun üzerine raporu hazırlayan öğretim üyelerinin dosyanın diğer tarafı vekilince görev yaptıkları Üniversiteye şikayet ettikleri anlaşılmaktadır. Davaya konu haber bu yönü itibariyle görünür gerçeğe uygun olup haberin devamında bu olaydan yola çıkılarak bilirkişilik konusunda eleştiriler yapılmıştır. Yayınlarda doğrudan davacıyı hedef alan ve davacının kişilik haklarını ihlal edici ifadelere de yer verilmemiştir. Davaya konu haberler bu yönleri itibariyle eleştiri niteliğinde olup hukuka uygunluk sınırları davacı aleyhine aşılmamıştır.
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek istemin tümden reddedilmesi gerekirken kısmen kabulü doğru görülmemiş ve kararın bu nedenle de bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın; yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan M.. Y.. yönünden, (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle davalılardan B.. A.. yönünden BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 03/12/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.