Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/16617 E. 2015/13583 K. 25.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16617
KARAR NO : 2015/13583
KARAR TARİHİ : 25.11.2015

MAHKEMESİ : Koyulhisar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 29/05/2014
NUMARASI : 2014/4-2014/89

Davacı T.. T.. tarafından, davalı M.. K.. aleyhine 09/01/2014 gününde verilen dilekçe ile haksız şikayet nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 29/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının Kaymakamlığa verdiği 21.06.2013 tarihli şikayet dilekçesinde göreviyle ilgili asılsız ve gerçek dışı isnatta bulunduğunu, başlatılan idari soruşturmanın işlemden kaldırılarak sonuçlandığını, davalının şikayeti nedeniyle ilçe halkı ve mesai arkadaşlarıyla münasebetlerinin olumsuz etkilendiğini, aile yaşamında sıkıntılar yaşadığını belirterek haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının şikayetini haklı gösteren bir emarenin bulunmadığı, hak arama özgürlüğü sınırlarının aşıldığı gerekçesiyle manevi tazminat istemi kabul edilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir” şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasanın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin Niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25.maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nun 58. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlenmiştir.

Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Somut olayda; davalı hakkında taahhüdü ihlal suçundan çıkartılan yakalama kararının sabah saatlerinde UYAP ekranında görünmesine rağmen mesai saati sonuna doğru yakalama işleminin gerçekleştirilmesi nedeniyle borcunu ödeyemeyen davalının; bir gece nezarette kaldığı, rapor için hastaneye götürülüp getirilirken ve savcılığa götürülürken kaçmadığı ve direnmediği halde kendisine davacının talimatı ile kelepçe takıldığı, davacının karakoldaki söz ve tavırları ve nezarette yaşadığı olumsuzluklar nedeniyle görevini kötüye kullandığı iddiasıyla davacıyı kaymakamlığa şikayet ettiği, nitekim davalının gözaltına alınma ve Cumhuriyet savcılığına götürülmesi sırasında önleyici tedbirlerde aşırılığa gidilip gidilmediğine yönelik davacı hakkında resen başlatılan soruşturma sonunda da kamu adına kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiği anlaşılmaktadır. Davacının isteminin haksız şikayete dayalı olduğu gözetildiğinde, davalının sırf zararlandırma kastının bulunmadığı, şikayet için yeterli emare olması nedeniyle davalının yasal şikayet hakkını kullandığı sonucuna varılarak, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, şikayet hakkının sınırlarının aşıldığı gerekçesiyle davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 25/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.