YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/16306
KARAR NO : 2015/13795
KARAR TARİHİ : 30.11.2015
MAHKEMESİ : Ankara 6. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 22/09/2014
NUMARASI : 2009/1563-2014/1232
Davacı V.. R.. vekili Avukat G.. C.. tarafından, davalı A.. K.. ve diğerleri aleyhine 09/07/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne dair verilen 22/09/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, T.. M..bünyesinde baş teknisyen olarak çalıştığını, davalıların hukuka aykırı ve iş yerinde psikolojik taciz oluşturma amaçlı olarak hakkında görevden uzaklaştırma kararı verdiklerini belirterek uğradığı manevi zararın ödetilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken veya görevlerini yaparken kişilere zarar vermesi, ilgili kamu kurumunun hizmet kusurunu oluşturur. Bu durumda sorumlu, kamu görevlisinin emrinde çalışmakta olduğu kamu kurumu olup dava o kurum aleyhine açılmalıdır (T.C. Anayasası 40/III, 129/V, 657 sayılı Yasa m.13, HGK 2011/4-592 E., 2012/25 K. sayılı Kararı). Bu konudaki yasal düzenlemeler, emredici hükümler içermektedir. Diğer yandan sorumluluk hukukunun temel ilkeleri açısından bakıldığında da; bu şekilde düzenlemenin mevzuatta yer almış olması zarar görenin zararının karşılanması yönünde önemli bir teminattır.
Davaya konu edilen olayda; kamu görevlisi davalıların hukuka aykırı ve psikolojik taciz oluşturma amaçlı davacının görevden uzaklaştırılmasına karar verdikleri ileri sürülmektedir. Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı D..K.. 13/1. maddesi gereğince; kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen koşullara uygun olarak, idare aleyhine açılabileceğine göre; davalılara husumet yöneltilmesi doğru değildir. Şu halde davanın husumet nedeniyle reddedilmesi gerekirken, işin esası incelenerek karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/11/2015 gününde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Anayasa’nın 129/5. maddesi ile 657 sayılı D.. Y.. 13/1. maddesi gereğince memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken kusurlu eylemleri nedeniyle oluşan zararlardan doğan tazminat davaları, kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve yasada gösterilen biçim ve koşullara uygun olarak idare aleyhine açılabilir. İdare aleyhine böyle bir davanın açılabilmesi, hizmet kusurundan kaynaklanmış, idari işlem ve eylem niteliğini yitirmemiş davranışlar ile sınırlıdır. Kamu görevlisinin, özellikle haksız eylemlerde, Anayasa ve özel yasalardaki bu güvenceden yararlanma olanağı bulunmamaktadır.
Dava dilekçesinde belirtilen maddi olgulardan davalının salt kişisel kusuruna dayanıldığının anlaşılması karşısında öncelikle bu iddia doğrultusunda delillerin toplanıp değerlendirilerek sonuca varılması gerekir. Açıklanan nedenlerle çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum. 30/11/2015