Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/15020 E. 2015/13185 K. 18.11.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15020
KARAR NO : 2015/13185
KARAR TARİHİ : 18.11.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 08/05/2014
NUMARASI : 2012/437-2014/201

Davacı T.. P.. vekili Avukat A.. G.. tarafından, davalılar T.. A.. ve diğeri aleyhine 19/07/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 08/05/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırı nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm, davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı vekili, S. Gazetesinin 13.05.2012 tarihli nüshasında “.. ” başlıklı haber ile kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar vekili ise, davaya konu haberin basın özgürlüğü sınırları içerisinde hazırlanmış, görünen gerçekliğe uygun ve güncel bir haber olduğunu, haberin yayınlanmasında kamu yararı ve toplumsal ilgi mevcut olduğunu belirterek davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu haberin, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturur şekilde davacı ile birebir görüşülmüşcesine ve davacının ölen oğlu hakkında anneler gününde evlat kaybından nemalanmak için yapılmış olması nedeniyle, istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasa’nın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.

Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasa’nın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanunu’nun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dosyada bulunan bilgi ve belgelerin incelenmesinde; davacı tarafından dava dışı eşi aleyhine boşanma davası açıldığı ve dosyaya anlaşma protokolü sunulduğu, davacının boşanma dava dilekçesinde, davalı eşinin uzun iş seyahatlarinin müşterek hayatlarını sonlandırdığı, müşterek çocuklarının vefat etmesinin ardından aile birliğini bir arada tutan tek evlatlarının kaybı üzerine müştereken evliliği sonlandırma kararı aldılarını beyan ettiği ve boşanma protokolünde, tarafların vefat eden oğullarının mallarının devri hususunda düzenlemeler bulunduğu ve davacının şirket hisselerini eşine devretmesi karşılığında kendisine .. USD ödeneceği hususunun kararlaştırıldığı ve yargılama sonunda davacı ve eşinin boşanmasına karar verildiği anlaşılmaktadır.
Şu durumda, dava konusu haberin güncel ve görünür gerçekliğe uygun olduğu, toplumun bilgi edinme, basının haber verme hakkı kapsamında kaldığı, habere yönelik toplumsal ilginin bulunduğu, davacı ile eşi arasındaki boşanma davasında edinilen bilgilerin gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini çekecek nitelikte verilen başlık ile aktarıldığı, demokratik toplum tarafından meşru sayılabilecek nitelikte, basın özgürlüğüne getirilmesi gereken bir sınırlamanın gerekli olmadığı ve davacının kişilik haklarına bir saldırı bulunmadığının kabulü ile istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken, kısmen kabulü yerinde olmamış, bu nedenle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalılar yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalıların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.