YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13123
KARAR NO : 2015/10705
KARAR TARİHİ : 05.10.2015
MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/06/2014
NUMARASI : 2009/489-2014/383
Davacı Ş.. G.. vekili Avukat Yurdagül tarafından, davalı M.. G.. aleyhine 08/12/2009 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; açılan davanın kısmen kabulüne dair verilen 03/06/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız hacizden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı; davalının, aleyhine ihtiyati haciz kararı alıp icra takibi başlatması sonucu aracının muhafaza altına alındığını ve takip borcunu icra veznesine yatırmak zorunda kaldığını, ancak ticaret mahkemesince borçlu olmadığının tespitine karar verildiğini ve paranın kendisine iade edildiğini iddia ederek, uğranılan zararın giderilmesi için maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalı, davacının yeni bir iş yeri açması nedeniyle kendisinden borç para aldığını, söz konusu çekin de buna karşılık davacı tarafından verildiğini, icra takibi ve haczin hukuka uygun olduğunu beyanla davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir
Kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebilir. Hakim manevi tazminatın miktarını tayin ederken saldırı teşkil eden eylem ve olayın özelliği yanında tarafların kusur oranını, sıfatını, işgal ettikleri makamı ve diğer sosyal ve ekonomik durumlarını da dikkate almalıdır. Miktarın belirlenmesinde her olaya göre değişebilecek özel hal ve şartların bulunacağı da gözetilerek takdir hakkını etkileyecek nedenleri karar yerinde objektif olarak göstermelidir. Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi mal varlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.
Davaya konu olan olayda; açılan menfi tespit davası sonucunda çekteki imzanın davacıya ait olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacının iddiasının aksine, dosya kapsamından taraflar arasında bir alacak verecek ilişkisi olduğunun anlaşılması, haciz ve muhafaza tarihi, olayın gelişim şekli, tarafların ekonomik ve sosyal durumu ve yukarıdaki ilkeler göz önüne alındığında, hükmedilen manevi tazminat fazladır, daha alt düzeyde manevi tazminata hükmedilmek üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ : Temyiz edilen kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalı yararına BOZULMASINA, davalının diğer temyiz itirazlarının ilk bentte açıklanan nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 05/10/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.