Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/12226 E. 2015/9512 K. 07.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12226
KARAR NO : 2015/9512
KARAR TARİHİ : 07.09.2015

MAHKEMESİ : Eğirdir Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 15/04/2014
NUMARASI : 2012/307-2014/165

Davacı İ.. Ö.. vekili Avukat Mustafa tarafından, davalı A.. Ö.. aleyhine 19/09/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali ve haksız şikayet nedeniyle manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 15/04/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Davacının diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız şikâyet nedeniyle manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının ”Isparta Kanal 32” adlı kanalda 02/06/2011 tarihinde ”Isparta Basın Kulubü” isimli programda yapmış olduğu konuşmada kendisine hakaret ettiğini ve davalının Aksu Kaymakamlığına kendisi hakkında şikayet dilekçesi verdiğini, asılsız iddia ve ithamlarda bulunduğunu belirterek uğradığı manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddedilmesi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davalının anayasal şikayet hakkını kullandığı ve belirtilen televizyon programında kişilik haklarını ihlal edici bir cümle bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Şikayet hakkı, diğer bir deyimle hak arama özgürlüğü; Anayasa’nın 36. maddesinde; “Herkes, meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı veya davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılanma hakkına sahiptir”şeklinde yer almıştır. Hak arama özgürlüğü bu şekilde güvence altına alınmış olup; kişiler, gerek yargı mercileri önünde gerekse yetkili kurum ve kuruluşlara başvurmak suretiyle kendilerine zarar verenlere karşı haklarının korunmasını, yasal işlem yapılmasını ve cezalandırılmalarını isteme hak ve yetkilerine sahiptir.
Anayasa’nın güvence altına aldığı hak arama özgürlüğünün yanında, yine Anayasa’nın “Temel Haklar ve Hürriyetlerin niteliği” başlığını taşıyan 12. maddesinde herkesin kişiliğine bağlı dokunulmaz, devredilmez, vazgeçilmez temel hak ve özgürlüklere sahip olduğu belirtildikten başka, 17. maddesinde de, herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip bulunduğu da düzenleme altına alınmış bulunmaktadır. Türk Medeni Kanunu’nun 24. maddesinde, kişilik haklarına yapılan saldırının unsurları belirtilmiş ve hukuka aykırılığı açıklanmıştır. 25. maddesinde ise, kişilik haklarına karşı yapılan saldırının dava yolu ile korunacağı açıklanmış, BK’nın 49. maddesinde ise saldırının yaptırımı düzenlemiştir.
Hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin bu iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Daha az üstün olan yararın, daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Hak arama özgürlüğü, diğer özgürlüklerde olduğu gibi sınırsız olmayıp kişi salt başkasını zararlandırmak için bu hakkı kullanamaz. Bu hakkın hukuken korunabilmesi ve yerinde kullanıldığının kabul edilebilmesi için şikayet edilenin cezalandırılmasını veya sorumlu tutulmasını gerektirecek yeterli kanıtların mevcut olması da zorunlu değildir. Şikayeti haklı gösterecek bazı emare ve olguların zayıf ve dolaylı da olsa varlığı yeterlidir. Bunlara dayanarak başkalarının da aynı olay karşısında davalı gibi davranabileceği hallerde şikayet hakkının kullanılmasının uygun olduğu kabul edilmelidir. Aksi halde şikayetin hak arama özgürlüğü sınırları aşılarak kullanıldığı, kişilik değerlerine saldırı oluşturduğu sonucuna varılmalıdır.
Dosya içeriğinden, davalı tarafından Aksu Kaymakamlığına 16/06/2011 tarihinde yapılan şikayet dilekçesinin incelenmesinde; davacının köyde muhtarlık yaptığı dönemde; davacının kendisine maddi çıkarda bulunduğu, kurumlarca fakirlere dağıtılan nakdi ve ayni yardımlarda keyfiyet uyguladığı, köyünde olumsuz ahlaki davranışlar sergilediği yönünde şikayette bulunduğu, şikayet sonucunda soruşturma izni verilmemesine karar verildiği, davalının şikayetinde hiç bir somut delil ve emareye dayanmadığı anlaşılmıştır.
Şu halde yukarıda açıklanan ilkeler ve tüm dosya kapsamına göre mahkemece davacı lehine bir miktar manevi tazminata karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın tümden reddedilmesi doğru bulunmamış ve kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 07/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.