Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/12191 E. 2015/9652 K. 10.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12191
KARAR NO : 2015/9652
KARAR TARİHİ : 10.09.2015

MAHKEMESİ : Kocaeli 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2010/18-2013/971

Davacı M.. Ü.. vekili Avukat Oktay tarafından, davalılar Güngör ve diğerleri aleyhine 12/01/2010 gününde verilen dilekçe ile basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 31/10/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar Güngör ve E.. A.. vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2- Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, basın yoluyla kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Mahkemece istem kısmen kabul edilmiş, karar davalılar Güngör ve E. Gazetecilik Yayıncılık Matbaacılık İnşaat Sanayi ve Ticaret AŞ tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı şirketin sahibi olduğu Bizim Kocaeli Gazetesinin 06/08/2009-10/08/2009-15/09/2009-24/06/2009 tarihli sayılarında yayınlanan “Dolandırıcıdan gazeteci ve başyazar olursa…!, Bu belgeyi dikkatli okuyun ve kararı siz verin, KOSİAD’ın AB’den aldığı para ne oldu?, Dayak yiyen medya patronu” başlıklı yazıların kişilik haklarına saldırı içermesi nedeniyle uğradığı manevi zararın ödetilmesi isteminde bulunmuştur.
Davalılar, dava konusu edilen yayınların gerçek ve güncel olup haber değeri taşıdığını, eleştiri sınırları içinde kalındığını, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerektiğini davanın reddine karar verilmesini istemişlerdir.
Mahkemece, yayınlarda davacıyı incitici beyanların bulunduğu hakaret içeren sözlerin sarf edildiği bu ifadelerin davacının kişilik haklarına saldırı teşkil eder nitelikte olduğu, davacının haksız yollardan kazanç elde ettiği çevresini dolandırdığı, sahtekar olduğu biçimindeki ifadelerin bir haklılığının bulunmadığı, bu tür ifadelerin kullanılmasının zorunlu olmadığı gerekçesiyle dava edilen dört yayın nedeni ile takdiren 10.000 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Dosya arasındaki bilgi ve belgelerden, dava konusu edilen yayınlar nedeni ile davalı Güngör hakkında basın yoluyla hakaret suçundan soruşturma açıldığı, 15/09/2009 ve 24/06/2009 tarihli yayınlar nedeni ile ek kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı verildiği, 06/08/2009 ve 10/08/2009 tarihli yayınlar nedeni ile kamu davası açıldığı, yargılama sonunda davalı Güngör ‘ın basın yoluyla hakaret suçundan mahkumiyetine dair verilen kararının Yargıtay 4. Ceza Dairesi tarafından karardan sonra yürürlüğe giren 6352 sayılı yasa uyarınca kovuşturmanın ertelenmesi için bozulması üzerine bozmaya uyularak kovuşturmanın ertelenmesine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Dava konusu edilen 15/09/2009 tarihli KOSİAD’ın AB’den aldığı para ne oldu? başlıklı yayın içeriğinde, Kocaeli Sanayici ve İş Adamları Derneğinin ”Kocaeli Güvenilir Ellerde” başlıklı projesi nedeni ile AB’ den aldığı hibe parasının nerelere harcandığının sorulduğu, hibenin alındığı tarihte KOSİAD başkanı olan davacının bu soruyu cevaplamasının istendiği görülmektedir. 24/06/2009 günlü “Dayak yiyen medya patronu” başlıklı yayın içeriğinde ise gerçekliği kesin olarak kanıtlanmadığı için Kocaeli’nde konuşulan bir dedikodu olarak nitelendirme yapılarak işleri bozulan bir medya patronunun işçilerine verdiği çeklerin karşılığı çıkmayınca işçileri tarafından saldırıya uğradığı ve dövülerek kolunun kırıldığı, ancak şahsın etrafındakilere tenis oynarken kolunun kırıldığını beyan ettiğinin yazıldığı görülmüştür.
Davacı dört ayrı yayın için toplamda 100.000 TL manevi tazminat isteminde bulunmuş, mahkemece, dört yayının da davacının kişilik haklarına saldırı içerdiği kabul edilerek 10.000 TL manevi tazminat ödetilmesine karar verilmiş ise de yukarıda anılan 15/09/2009 ve 24/06/2009 tarihli yayınlarda, gazetenin hitap ettiği Kocaeli halkının ilgisini çekebilecek güncel nitelikte konulara değinildiği, kamu yararı ve toplumsal ilgi unsurlarının bulunduğu, basının haber verme, toplumunda haber alma hakkı kapsamında kaldığı, haberlerin verilişinde düşünsel bağlılığın da korunduğu anlaşılmaktadır. Gazetecilik tekniği gereği okuyucunun ilgisini artırmak için çarpıcı başlıkların kullanıldığı görülmüş ise de ayrıntı niteliğindeki unsurların bütünü ile haberlerin hukuka uygunluğunu değiştirmeyeceği, bu iki yayın bir bütün olarak değerlendirildiğinde eleştiri sınırları içinde olup ikisi yönünden istemin reddi gerekirken bu yayınlar nedeni ile de davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olmaları doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle davalılar Güngör ve E. Gazetecilik Yayıncılık Matbaacılık İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş. yararına BOZULMASINA, davalıların öteki temyiz itirazlarının (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 10/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.