Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/11680 E. 2015/10402 K. 30.09.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11680
KARAR NO : 2015/10402
KARAR TARİHİ : 30.09.2015

MAHKEMESİ : İstanbul 19. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/02/2014
NUMARASI : 2012/783-2014/59

Davacı R.. K.. vekili Avukat Veysel tarafından, davalılar İbrahim S.. A.. ve diğerleri aleyhine 19/10/2012 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 18/02/2014 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlaline dayalı manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalılardan S.. A.. tarafından 06/02/2012 tarihli A. Gazetesi’nde “Embedded Liberaller” başlığı ile yazılan köşe yazısında “…Bu telaş, öfke ve isyanı kimde görüyoruz? Embedded liberallerde elbette. İlki ANF’ye verdiği röportajdan ötürü gazetesiyle ilişiği kesilen Mehmet Altan’ın arka arkaya verdiği mülakatlar…İkincisi kamuoyu önünde kısaca ROK olarak bilinen ve ekranlarda minübüs muavini sesiyle gürültü kirliliğine yol açan R.. K….”ifadelerinin kullanılarak kişilik haklarına ağır biçimde saldırıda bulunulduğunu belirterek manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Davalılar ise, köşe yazısının hukuka uygun bir eleştiri yazısı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuşlardır.
Mahkemece, köşe yazısında davacı ile ilgili kullanılan ifadelerin eleştiri sınırlarını aşıldığı, davacıya hakaret etme, aşağılama ve küçük düşürmenin amaçlandığı gerekçesiyle istemin bir bölümünün kabulüne karar verilmiştir.
“Embedded liberaller” baslığı ile yazılan köşe yazısında, “Embedded” kavramının Irak işgali sırasında kullanıldığı işgalci güçler tarafından kendilerini izlemek isteyen gazetecileri “belli kısıtlarla” aralarına alarak gerçek haberciliği kısıtladıkları ve sonradan bu tür haber yapan gazetecilerden bir kısmının gerçekleri yazmaya başladığından sözedildiği, yazının sonrasında ise neo liberal küresel politikaya eklemlenmiş iktidar ve paydaşları arasında ayrışmanın yaşandığından bahsedildiği, süreç içerisinde görüş değiştiren bir kısım kişiler ile davacıdan da söz edilerek yorum ve eleştirilerin yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu yazının bütünü dikkate alındığında; özle biçim arasındaki dengenin bozulmadığı, yazının davacıyı aşağılama ve küçültme kastıyla yazılmadığı, eleştiri sınırlarının aşılmadığı, davacı ile ilgili yapılan yorumlarda okuyucunun ilgisini çekmeye yönelik ifadelere yer verildiği, kullanılan ifadelerin kabul edilebilir eleştiri sınırları içinde kaldığı anlaşılmaktadır.
Şu halde, mahkemece yazının basın özgürlüğü kapsamında kalıp, davacının kişilik haklarına saldırı oluşturmadığı kabul edilerek istemin tümden reddi gerekirken, yerinde olmayan yazılı gerekçe ile davalıların bir kısım manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 30/09/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.