Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2014/10209 E. 2015/6715 K. 26.05.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10209
KARAR NO : 2015/6715
KARAR TARİHİ : 26.05.2015

MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … aleyhine 05/07/2012 gününde verilen dilekçe ile kişilik haklarının ihlali nedeni ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 26/11/2013 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, kişilik haklarına saldırı nedeniyle uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece istemin kısmen kabulüne karar verilmiş; karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının … Başkanı’na ve 150’ye yakın milletvekiline göndermiş olduğu ”…” başlıklı yazı içeriğinde kendisine hakaret ettiğini ve kişilik haklarına saldırıda bulunduğunu belirterek uğramış olduğu manevi zararın tazminini talep etmiştir.
Davalı, beyanlarının eleştiri kapsamında olduğunu, davacının siyasi bir kişilik olarak eleştirilere katlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, eleştiri sınırlarının aşıldığı, davacının kişilik haklarına saldırıda bulunulduğu kabul edilerek istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin istikrar kazanmış uygulamalarında siyasetle uğraşan kişilerin kendilerine yönelik sert, ağır ve hatta incitici eleştirilere dahi katlanması gerektiği vurgulanmış ve bu durum demokratik toplum hayatının vazgeçilmez unsurlarından biri olarak kabul edilmiştir. (Örn: A.İ.H.M: 2.daire Tuşalp-Türkiye davası) A.İ.H.M’nin anılan davada belirttiği gibi A.İ.H.S’nin 10. maddesinin sadece zararsız ve ilgilenmeye değmez olarak görülen “bilgi” ve “fikirler”e değil; aynı zamanda, rahatsız eden, şaşırtan ve gücendirenlere de uygulanabileceği belirtilmiş ve bu ifadeler var olmadan “demokratik bir toplum”un sözkonusu olmayacağı ve bunların çoğulculuk, hoşgörü ve geniş fikirliliğin talepleri olduğu vurgulanmıştır.
Davaya konu uyuşmazlığın taraflarından davacının, o zaman ki Şişli Belediye Başkanı olduğu, davalının Şişli Belediyesi meclis üyesi olduğu, davaya konu yazı içeriğinde yer alan sözlerin davacının belediye başkanlığı yaptığı döneme ilişkin eleştiri niteliğinde sözler olduğu anlaşılmaktadır. Davacı ve davalının her ikisinin de siyasi kişiliklerinin olduğu, açıklamaların toplumu ilgilendiren konulara ilişkin bulunması nedeni ile kamusal ilginin de bulunduğu, davacının hakkında yapılan bu sert eleştirilere katlanması gerektiği, konuşmanın tümünün eleştiri sınırları içinde kaldığı ve davacının kişilik haklarına saldırı teşkil etmediği anlaşılmaktadır.
Mahkemece açıklanan olgular gözetilerek, istemin tümden reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçeyle yazılı biçimde karar verilmiş olması usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda gösterilen nedenle BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 26/05/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.