Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2012/19225 E. 2013/18083 K. 19.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2012/19225
KARAR NO : 2013/18083
KARAR TARİHİ : 19.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … …. vekili Avukat … tarafından, davalı … ve diğerleri aleyhine 10/01/2011 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 31/01/2012 günlü kararın Yargıtayda duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 19.11.2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat …. ile karşı taraf davalılardan … vekili Avukat … ve davalı … vdl. vekili Avukat … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bentlerin kapsamları dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız eylem nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava reddedilmiş, kararı davacı temyiz etmiştir.
Davacı, davalı eşi ve diğer davalılardan eşinin yakınlarının kendisini, evlendiğinde kız olmamakla suçladıklarını, kız olduğunun ortaya çıkmasına rağmen etrafta dedikodu yaparak küçük düşmesine neden olduklarını ve üzüldüğünü belirterek manevi tazminat istemiştir.
Yerel mahkeme, dava konusu iddia nedeniyle bu dosyanın tarafı olmayan davalı kocanın annesi ve teyzesi aleyhine ceza mahkemesince hakaretten mahkumiyet kararı verildiğini ve tazminata hükmolunduğunu, bu ceza ve tazminat dosyalarında küçük düşürücü sözler söyleyenlerin ceza ve tazminata mahkum olduğunu, bu konunun duyulmasından sonra dedikodu yapıldığından bahisle davalılar hakkında açılan davanın reddi gerektiğini hükmetmiştir.
Dosyadaki belgelerden davacının evlendiği gün gelişen olay ve iddialar nedeniyle eşinin annesi ve teyzesi aleyhine dava açtığı anlaşılmaktaysa da, onların eylemi nedeniyle konunun çevrede duyulması sonucu davacının kişilik hakkı zedelendiği gibi, davalılar tarafından daha sonra konunun dedikodu aracı yapılması ayrı bir haksız fiil olup ayrıca sorumluluğu gerektirdiği açıktır. Davacının istemi, aleyhine tazminata hükmolunan kişilerin eylemine değil, daha sonrasında davalılar tarafından yapılan dedikodulara dayalı olduğundan bunların ayrı bir haksız eylem olarak değerlendirilmesi gerekirken davanın reddi gerekçesi yerinde değildir. Ne var ki dosyada mevcut tanık beyanları ve belgeler itibariyla davacı taraf, davalıların bu haksız fiillerini ispatlayamamıştır. Bu nedenle davanın yazılı gerekçesine göre değil, tanıkların görgüye dayalı bilgileri olmaması ve sair delillere göre ispatlanamadığından reddi gerekirse de, karar sonucu itibariyle doğru olduğundan kararın gerekçesi yukarıdaki biçimde değiştirilmek suretiyle kararın düzeltilerek onanması gerekmiştir.
3-Dava, manevi tazminat istemine ilişkin olup tümden reddedilmiştir. Yürürlükteki Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 10/3. maddesi gereğince manevi tazminat istemlerinin tümden reddi halinde maktu vekalet ücreti takdiri gerekirken yanlış değerlendirme ile nisbi vekalet ücreti takdiri doğru değilse de, bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HUMK’nun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) nolu bentte gösterilen nedenlerle, gerekçesinin yukarıdaki biçimde düzeltilerek değiştirilmesine, yukarıda (3) nolu bentte gösterilen nedenlerle hüküm fıkrasının 4. bendinde yer alan “5.200.00” sözcüğünün çıkartılarak yerine “1.200,00” sözcüğünün eklenmesine, davacının diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddi ile kararın davacı lehine gerekçesi değiştirilmiş ve düzeltilmiş bu biçimi ile ONANMASINA ve davacı yararına takdir olunan 990.00 TL. duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine, temyiz eden davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 19/11/2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Taraflar arasında evlilik sonrası davacının MK 24 kapsamında ve BK 58 kapsamında kalan kişilik değerlerinin saldırıya uğradığı sabittir. Kişinin her türlü manevi değerleriyle özellikle cinselliği üzerindeki hak ve değerleri Avrupa İHS 8. Madde kapsamında koruma altındadır. Taraflar arasında önceki aşamada ihlallerin vaki olduğu sabit olup o aşamaya ilişkin ihlallere karşı yargısal koruma gerçekleşmiştir. O davadan sonra da davacı aynı ihlallerin devam ettiğini ileri sürmektedir. İhlalin konusu kişinin (davacının) toplum karşısındaki yıpratıcı etkisinin katlanması son derece zor olan bir konu olduğu sabittir. Üstelik yargısal bir çekişmeye konu olmuş ise bu durumda yine davacının şikayeti sürmekte ise kanıtlama yükümlülüğü açısından davacı daha bir zorluk karşısındadır. Kanıtlama yükümlülüğü açısından bu nokta gözönüne alınmalıdır. Kaldı ki davacının tanıkları yasal anlamda HMK kapsamında delildir. Onların açıklamaları niçin tercih edilmediğinin, diğer ifadeyle yargıcın bu ifadeleri kanıt olarak değerlendirmemesinin ciddi gerekçesi olması gerekir. Dosya kapsamında böyle bir gerekçe olmadığı halde bu kanıtların esas alınmadığının doğal olmadığı düşüncesindeyim. Böyle bir değerlendirmenin yoğun bir kadının insan hakkı ihlali olduğunu görüyoruz. Mahkeme bu noktada olmakla davayı reddetmiştir. O halde kanımca mahkemenin ret kararı doğru değildir.
Bu nedenle çoğunluk görüşüne katılmıyorum. 19/11/2013