Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2011/3638 E. 2012/5296 K. 29.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/3638
KARAR NO : 2012/5296
KARAR TARİHİ : 29.03.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … ve … aleyhine 02/12/2008 gününde verilen dilekçe ile haksız fiil nedeniyle tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 15/04/2010 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince;
Dava, haksız fiil nedeniyle uğranılan zararın tazmini istemine ilişkindir. Mahkemece dava kısmen kabul edilmiş; karar, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalıların kendisini yaralaması nedeniyle maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur.
Yerel mahkeme davacının maddi tazminat istemini red, manevi tazminat istemini davalılardan … yönünden kabul etmiştir.
Davacı, yaralanması nedeniyle maddi tazminat istemiştir. Alınan 14/07/2004 tarihli adli raporda, davacının yaralanmasının basit tıbbi müdahale ile giderilebileceği, üç gün mutad iştigaline engel olacak şekilde yaralandığı, iş gücü kaybı olmadığı belirlenmiştir. Şu durumda davacının üç günlük sürede mutad işini yapamayacağı anlaşılmakla bu süre için geçici işgücü kaybı zararının maddi tazminat olarak verilmesi gerekir. Davacının geçici işgücü kaybı zararının hüküm altına alınması gerekirken istemin tümden reddi usul ve yasaya aykırı görüldüğünden kararın bozulması gerekmiştir.
3-Davacı, dava konusu yaralanması nedeniyle 10.000,00 TL manevi tazminat istemiş, yerel mahkeme 1.400,00 TL’ye hükmetmiştir.
Borçlar Yasası’nın 47. maddesi gereğince yargıcın, özel durumları göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan
durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden yargıç, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Somut olayın gelişim biçimi ve yukarıda anılan ilkeler birlikte değerlendirildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı da azdır. Bu nedenle, yerel mahkemece davacı yararına daha üst düzeyde manevi tazminata hükmolunmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda (2) ve (3) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle davacı yararına BOZULMASINA, davacının diğer temyiz itirazlarının yukarıda (1) nolu bentte gösterilen nedenlerle reddine ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 29/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.