Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2011/2779 E. 2012/5004 K. 27.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/2779
KARAR NO : 2012/5004
KARAR TARİHİ : 27.03.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş. vd. aleyhine 28/05/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/12/2010 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili duruşmasız incelenmesi davacı vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 27/03/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalılar vekili Avukat … ile karşı taraftan davacı vekili Avukat … geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre
davacının tüm, davalıların aşagıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalıların diğer temyiz itirazlarına gelince; dava, basın yoluyla kişilik haklarının ihlal edilmesinden kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Basın özgürlüğü, Anayasanın 28. maddesi ile 5187 sayılı Basın Yasasının 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemelerde basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin amacı; toplumun sağlıklı, mutlu ve güvenlik içinde yaşayabilmesini gerçekleştirmektir. Bu durum da halkın dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması ile olanaklıdır. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma ve yönlendirmede yetkili ve aynı zamanda sorumludur. Basının bu nedenle ayrı bir konumu bulunmaktadır. Bunun içindir ki, bu tür davaların çözüme kavuşturulmasında ayrı ölçütlerin koşul olarak aranması, genel durumlardaki hukuka aykırılık teşkil eden eylemlerin değerlendirilmesinden farklı bir yöntemin izlenmesi gerekmektedir. Basın dışı bir olaydaki davranış biçiminin hukuka aykırılık oluşturduğunun kabul edildiği durumlarda, basın yoluyla yapılan bir yayındaki olay hukuka aykırılık oluşturmayabilir.
Ne var ki basın özgürlüğü sınırsız olmayıp, yayınlarında Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümü ile Türk Medeni Kanununun 24 ve 25. maddesinde yer alan ve yine özel yasalarla güvence altına alınmış bulunan kişilik haklarına saldırıda bulunulmaması da yasal ve hukuki bir zorunluluktur.
Basın özgürlüğü ile kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda; hukuk düzeninin çatışan iki değeri aynı zamanda koruma altına alması düşünülemez. Bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerektiği, bunun sonucunda da, daha az üstün olan yararın daha çok üstün tutulması gereken yarar karşısında o olayda ve o an için korumasız kalmasının uygunluğu kabul edilecektir. Bunun için temel ölçüt kamu yararıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basın bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli, haberi verirken özle biçim arasındaki dengeyi de korumalıdır. Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan gerçek olmadığı anlaşılan olayların yayınından da basın sorumlu tutulmamalıdır.
Davaya konu olayda; … Gazetesi’nin 23/05/2009 tarihli sayısında “Ağa Aslantepe’ye çelme taktı iddiası” ve “Aslantepe’nin bitmesine Ağa engel oluyor iddiası” başlıklı haber yapılmıştır. Haber içeriğinde davacının, stad inşaatı için gereken krediye zorluk çıkardığı iddialarına yer verilmiştir. Tanık olarak dinlenen … ve haberi yapan muhabirin beyanları, haberin iddia biçiminde verilmiş olması ve yukarıda gösterilen ilkeler gözetildiğinde hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı fazladır. Mahkemece, daha alt düzeyde tazminat taktiri için kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın (2) sayılı bentte gösterilen nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, davacının tüm davalıların diğer temyiz itirazlarının ilk bentteki nedenlerle reddine ve temyiz eden davalılar yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 27/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.