Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2011/1243 E. 2012/3759 K. 08.03.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2011/1243
KARAR NO : 2012/3759
KARAR TARİHİ : 08.03.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … … Radyo Televizyon Yayıncılık Reklamcılık Hizmetleri A.Ş vdl. aleyhine 17/01/2007 gününde verilen dilekçe ile tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın reddine dair verilen 16/07/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre yerinde bulunmayan bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA ve aşağıda yazılı onama harcının temyiz edene yükletilmesine 08/03/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.
(M)
KARŞI OY YAZISI
Dava, yayın yoluyla kişilik hakkına saldırıdan kaynaklanan manevi tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesi davanın davalı … yönünden husumetten, diğer davalılar yönünden ise esastan reddine karar vermiş; hüküm Dairemizin değerli çoğunluğu tarafından onanmıştır.Onama kararına davalı … yönünden aşağıda belirteceğim nedenlerle katılamıyorum.
Davalı …-… Televizyonunda 17.12.2006 günü yayınlanan “Ankara Rüzgarı” isimli programda, davalılar … ile … arasında geçen diyalog sırasında, davalı …’ın davacıyı kastederek “ Ama zamanında ülkenin pek çok egemenliğini bağışlamış bir kişi olarak Amerika katında, şeyinde” biçiminde ifade kullandığı hususunda çekişme bulunmamaktadır.Uyuşmazlık, bu sözlerin davacının kişilik hakkına saldırı oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır.
Davalı bu beyanı ile davacıyı, ülkesini Amerika’ya bağımlı yapan ve ülkesinin hükümranlığını Amerika’ya teslim eden bir kişi olarak göstermiş olup, vatan hainliği ile eşdeğer bir anlatım şeklini tercih etmiştir. Bunun davacının ad ve soyadından esinlenerek mizahi bir dil ile söylenmiş olması, ifadeyi hukuka uygun hale getirmez. Diğer yandan; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesindeki ifade özgürlüğü kapsamında mütalaa edilmesi de mümkün değildir.
Bu itibarla; davacı …’ın kişilik haklarına saldırının varlığı kabul edilerek, yararına uygun bir manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken davalı … hakkındaki davanın da reddedilmesi doğru olmamıştır.Açıkladığım nedenlerle sayın çoğunluğun kararına bu yönü ile karşıyım. 08/03/2012