Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2010/13836 E. 2012/1175 K. 31.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/13836
KARAR NO : 2012/1175
KARAR TARİHİ : 31.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … vekili Avukat … tarafından, davalı … ve diğeri aleyhine 15/05/2009 gününde verilen dilekçe ile muvazaa nedeni ile tasarrufun iptali istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın reddine dair verilen 20/05/2010 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalılar vekili taraflarından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 31/01/2012 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat Nilgün İnal geldi, karşı taraftan davalılar adlarına gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanın sözlü açıklaması dinlendikten sonra tarafa duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
Dava, muvazaa hukuksal nedenine dayalı tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, alacak sabit olmadığından ve aciz belgesi verilmediğinden istem reddedilmiş; karar, davacı ve davalılar tarafından temyiz olunmuştur.
Davacı, davalı ile ortak olduklarını, ortaklık adına taşınmaz satın almak üzere davalıya nakit para verdiğini ancak davalının gayrimenkulleri kendi adına satın aldığını, davalıya karşı açtığı alacak davası sırasında borcunu kabul ederek 250.000’er TL bedelli 3 adet senet ile ödeyeceğini kabul ettiğini ve imzaladıkları protokol uyarınca davadan feragat ettiğini ancak davalının senet bedellerini ödemediği gibi başlattığı icra takiplerine de itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın iptali davalarının takibe dayanak senetlerin, sebepsiz borç ikrarını içermemesi nedeni ile reddedildiğini, son senet için alacak davası açtığını, bu dava sırasında davalının üzerine kayıtlı taşınmazları diğer davalı kayınbiraderi üzerine muvazaalı şekilde devir ederek borçtan kurtulmak amacı ile mal kaçırdığını ileri sürerek davalılar arasındaki muvazaalı tasarrufun kendisi yönünden geçersiz kılınmasını istemiştir.
Davalılar, davacının iddialarının gerçek dışı olduğunu satış işleminin gerçek olduğunu savunmuşlardır.
Dava, muvazaa iddiasına dayanan tasarrufun iptali istemine ilişkindir. Kural olarak üçüncü kişiler, muvazaa nedeniyle hakları zarara uğratıldığı takdirde, tek taraflı veya çok taraflı hukuki işlemlerin geçersizliğini ileri sürebilirler. Çünkü danışıklı olan bir hukuki işlem ile üçüncü kişinin zararlandırılması ona karşı işlenmiş bir haksız eylem niteliğindedir. Ancak, üçüncü kişinin muvazaalı muamele (danışıklı işlem) ile hakkının zarar gördüğünün benimsenebilmesi için onun danışıklı işlemde bulunandan bir alacağının var olması ve bu alacağın ödenmesini önlemek amacıyla danışıklı işlemin yapılması gerekir.
Somut olayda davacı, davalı aleyhinde açtığı alacak davasının sonuçsuz bırakılması amacıyla taşınmazların danışıklı olarak ve dava açılmasından kısa bir süre sonra devredildiği iddiası ile eldeki davayı açmıştır. Şu durumda davacının eldeki davayı açmada hukuki yararının var olduğunun kabulü gerekir.
Yerel mahkemece, iddia ve savunma doğrultusunda tarafların göstermiş oldukları tüm kanıtlar toplanmalı, davacı tarafından davalı aleyhinde açılan alacak davasının sonucu bekletici mesele yapılarak neticesinde tüm kanıtlar birlikte değerlendirilerek varılacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, alacağın sabit olmadığı gerekçesi ile istemin reddine karar verilmiş olması doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davacı yararına takdir olunan 900,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davalılara yükletilmesine ve davacıdan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 31/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.