Yargıtay Kararı 4. Hukuk Dairesi 2010/12744 E. 2012/465 K. 18.01.2012 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2010/12744
KARAR NO : 2012/465
KARAR TARİHİ : 18.01.2012

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Davacı … Rektörlüğü vekili Avukat … tarafından, davalı …. vd. aleyhine 05/08/2009 gününde verilen dilekçe ile manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 10/12/2009 günlü kararın Yargıtay’ca incelenmesi davalılar vekili tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Dava, basın yolu ile kişilik haklarına saldırıdan dolayı uğranılan manevi zararın ödetilmesi istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı şirketin yayın sahibi olduğu … Gazetesi’nin 08.07.2009 günlü nüshasında yayımlanan ve davalı … tarafından kaleme alınan ”Tuncay Özkan’ın Elinde Ne Kaldı” başlıklı köşe yazısında hakkında yanlış ve yanıltıcı iddialarda bulunularak, … soruşturması kapsamında tutuklu bulunan …’ın sahibi olduğu iddia edilen kanala karşılıksız yardımda bulunan ve önemli finans kaynağı sağlayan kuruluşlardan biri olduğu izlenimi yaratılmaya çalışıldığını, bu suretle kişilik haklarına saldırıda bulunulduğunu ileri sürmüş ve davalıların manevi tazminat ile sorumlu tutulmalarını istemiştir.
Davalılar ise, davaya konu köşe yazısında davacının hedef alınmadığını,yazıdaki bilgilerin … Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yapılan soruşturma kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca hazırlanan rapora dayalı olarak kamuoyuna aktarıldığını, kamu yararının düşünüldüğünü, davacıya saldırı olarak nitelenebilecek bir isnat veya hukuk dışı bir eylemin bulunmadığını belirterek istemin reddini talep etmişlerdir.
Yerel Mahkemece, dosyaya sunulan kira sözleşmesi ışığında, söz konusu para transferinin basit bir araştırmayla öğrenilebilecek kiralayan-alt kiracılık ilişkisi kapsamında yapılmış olmasına rağmen,davalının gerçek olmayan bu haberde kullanılan üslup ile davacıyı …’e para aktarmak suretiyle yasa dışı örgütlenmeleri finanse eden bir konumda gösterdiği ve kişilik haklarına yönelik ağır ve haksız saldırıda bulunduğu gerekçesi ile davacının manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Basın özgürlüğü , Anayasa’nın 28. maddesinde ve 5187 sayılı Basın Yasası’nın 1. ve 3. maddelerinde düzenlenmiştir. Bu düzenlemede basının özgürce yayın yapmasının güvence altına alındığı görülmektedir. Basına sağlanan güvencenin nedeni; toplumun sağlıklı, mutlu ve güven içinde yaşayabilmesi içindir. Bunun için de kişinin, dünyada ve özellikle içinde yaşadığı toplumda meydana gelen ve toplumu ilgilendiren konularda bilgi sahibi olması gerekmektedir. Basın, olayları izleme, araştırma, değerlendirme, yayma ve böylece kişileri bilgilendirme, öğretme, aydınlatma, yönlendirme yetki ve sorumluluğuna sahiptir. Bu nedenle basının yayın yaparken, yaptığı yayından dolayı hukuka aykırılık teşkil edecek olan eylemi, genel olaylardaki hukuka aykırı olan eylemden farklılıklar taşır. Yapılan yayının hukuka aykırılık veya uygunluğu bu farklılıklar gözetilerek belirlenmelidir. Bu nedenle basının ayrı bir konumu bulunmaktadır.
Basının bu ayrıcalık taşıyan konumu ve özgürlüğü, tüm özgürlüklerde olduğu gibi
sınırsız değildir. Bundan dolayıdır ki, yayınlarında kişilik haklarına saygı göstermesi gerek Anayasanın Temel Hak ve Özgürlükler bölümünde yer alan gerekse MK.nun 24 ve 25. maddelerinde ve özel yasalarda güvence altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Açıklanan bu yasal düzenlemelerden ve yargısal uygulamalardan da anlaşılacağı gibi, basının özgürlüğü ile kişilerin, kişilik değerlerinin karşı karşıya geldiği durumlarda somut olaydaki olgular itibariyle koruma altına alınmış bulunan bu iki değerden birinin diğerine üstün tutulması gerekecektir.
Bunun için temel ölçüt, kamu yararıdır. Yayın, salt toplumun yararı gözetilerek yapılmış olmalıdır. Toplumun çıkarı dışında hiçbir kişisel çıkar, gerçeklerin yanlış olarak sunulmasına neden olmamalıdır. Haber olduğu biçimi ile verilmeli ve kişisel katkı yer almamalıdır. Gerek yazılı ve gerekse görsel basının bu işlevini yerine getirirken, özellikle yayının gerçek olmasını, yayında kamu yararı bulunmasını, toplumsal ilginin varlığını, konunun güncelliğini gözetmeli ve haber verilirken özle biçim arasındaki denge de korunmalıdır. Bu ilke ve kurallar gözetilmeden yapılan yayın hukuka aykırılığı oluşturur ve böylece kişilik hakları saldırıya uğramış olur. Anılan ilke ve kurallara uyulması durumunda ise, yayının Anayasa, Basın Yasası ve basının genel işlevi karşısında hukuka uygun olduğu, kişilik değerlerine saldırı teşkil etmediği kabul edilmelidir.
Yine basın, objektif sınırlar içinde kalmak suretiyle yayın yapmalıdır. Olay veya konu ile ilgili olan, görünen bilinen herşeyi araştırmalı, incelemeli ve olayları olduğu biçimi ile yayınlamalıdır. Bu işlevi ile gerek yazılı ve gerekse görsel basın, somut gerçeği değil, o anda belirlenen var olan ve orta düzeydeki kişilerce de yayının yapıldığı biçimi ile kabul edilen olguları yayınlamalıdır. O anda ve görünürde var olup da sonradan, gerçek olmadığı anlaşılan olayların ve olguların yayınından basın sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda; dosyadaki bilgi ve belgelerden dava konusu edilen yazının, … Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma kapsamında Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talebi üzerine Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulu’nca hazırlanan rapora dayanılarak kaleme alındığı, söz konusu raporda ise yazıda geçen hesap hareketleri ve ilgili para transferine yer verildiği ve fakat bu para transferlerinin kaynağına ilişkin bir bilginin bulunmadığı,söz konusu paranın davacı ile Kanaltürk isimli televizyon kanalının o dönem sahibi olan şirket arasındaki kiralayan-alt kiracı ilişkisi kapsamında aktarıldığı hususunun,
yargılama aşamasında davacı tarafça sunulan kira sözleşmesi ile açıklığa kavuştuğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla yazının para hareketlerine ilişkin bölümü bu yönüyle gerçektir.Dava konusu yazı bir bütün olarak içerik ve üslup bakımından ele alındığında ise yazıda davacının ya da ilgili kanalın sahibi olan şirketle para hareketi olduğu bildirilen diğer kuruluşların yasa dışı bir örgütü/örgütleri finanse ettiğine,yasa dışı herhangi bir amaç için bu para transferlerinin yapıldığına dair bir ifade bulunmamaktadır.Dava konusu köşe yazısında ele alınan konunun ise kamuoyunun ilgilendiği ve takip ettiği, güncelliğini koruduğu hususunda bir ihtilaf bulunmamaktadır. Konu güncel olup, özle biçim arasındaki denge bozulmamıştır.Dolayısıyla kişilik haklarına saldırının kabulü için yukarıda açıklanan şartlar oluşmamış ve belirtilen ilkeler aşılmamıştır.Dava konusu köşe yazısı hukuka uygun olduğundan davanın reddine karar verilmesi gerekirken manevi tazminat isteminin kısmen kabulüne karar verilmiş olması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda açıklanan nedenlerle davalılar yararına BOZULMASINA, ve peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 18/01/2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.