Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/4620 E. 2023/21587 K. 26.09.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/4620
KARAR NO : 2023/21587
KARAR TARİHİ : 26.09.2023

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi
SAYISI : 2021/1492 E., 2023/289 K.
SUÇ : Hakaret
HÜKÜMLER : Beraat
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Düşme

İlk Derece Mahkemesince verilen hükümlere yönelik istinaf incelemesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen kararın; 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 286 ncı maddesinin birinci fıkrası uyarınca temyiz edilebilir olduğu, 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 291 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin süresinde olduğu, 294 üncü maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz dilekçesinde temyiz sebeplerine yer verildiği, 298 inci maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz isteminin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesinin 10.07.2020 tarihli 2017/260 Esas 2020/422 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında hakaret suçundan, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesinin, 01.02.2023 tarihli ve 2021/1492 Esas, 2023/289 Karar sayılı kararı ile sanıklar hakkında 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (d) bendi uyarınca beraat kararı verilmiştir.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği; sözlerin eleştiri sınırlarını aştığı, iddia ve savunma hakkı kapsamında değerlendirilemeyeceğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Temyizin kapsamına göre;
A. İlk Derece Mahkemesinin Kabulü
Avukat olan katılan hakkında sanıklar tarafından … Barosu Başkanlığına verilen şikâyet dilekçesinde “Ancak mesleğinizin adını kötüye çıkaran ve avukatlığı bir nevi yalan söyleme ustalığı ve dolandırıcılık gibi gösteren, hukuku müvekkilleri ve toplum yararı için değil kendi yararına kullanan avukatlara karşı da gerekli cezayı vereceğinize yaşadığım tüm bu gelişmelerden sonra her ne kadar sarsılmış olsa da inanıyorum”, “Yoksa üzerine bir cübbe geçiren hak ile hukuk ile doğruyla yanlışla ilgilenmeden, hakimlerin her söylediğini onaylayan belgeleri incelemeden emme basma bir tulumba gibi bir diyeceğimiz yoktur, eksiklikler giderilsin demekle yetinilen her insanın yapabileceği bir meslek midir, şikayet olunan avukatlar sorumluluk ve bilinçten uzak hareketleri ile hak kaybına uğramamı sebebiyet vermişlerdir”, “Avukatımın yetersizliği neticesinde”, “Mafyavari tavırlar sergileyen, hukuk ve hak kavramlarını bilmeyen, hakkımızı araması için davalarımızı kendilerine emanet etmemize rağmen haklarımızı zayi eden” şeklindeki ifadelerle hakaret ettikleri iddiasıyla açılan davada sanıkların suça konu dilekçeyi iddia kapsamında idari makam nezdinde yaptıkları yazılı başvuru nedeniyle verdikleri, iddia ve savunma kapsamında kişilerle ilgili olumsuz değerlendirmelerde bulunulması halinde ceza verilemeyeceği gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesinin Kabulü
Sanıkların hukuk mahkemelerinde görülen davalarında kendilerini vekil olarak temsil eden ve aralarında davanın ıslahı konusunda ihtilaf çıkan avukatları katılan hakkında Baro Başkanlığı’na hitaben yazdıkları dilekçelerde kullandıkları ifadelerin rahatsız edici nitelikte olduğu anlaşılmakla birlikte, bu sözlerin Anayasa, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) içtihatlarına göre iddia ve savunma dokunulmazlığı kapsamında kaldığı ve hakaret suçunun yasal unsurlarının oluşmadığı gözetilmeyerek yazılı şekilde hüküm tesisi yasaya aykırı bulunmuş ancak olayın daha ziyade aydınlanması gerekmeyip, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu aykırılık, 5271 sayılı Kanun’un 280 inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi ve 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilebilir nitelikte olduğundan sanıkların beraatlerine karar verilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Sanıkların yargılama konusu eylemleri için, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendi ile 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü anlaşılmıştır.
2. Suçun işlendiği tarihten hüküm tarihine kadar, 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin gerçekleşmiş olduğu belirlenmiştir.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 5271 sayılı Kanun’un 302 nci maddesi uyarınca, başkaca yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 303 üncü maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanıklar hakkındaki kamu davalarının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, 5271 sayılı Kanun’un 304 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca Ankara 23. Asliye Ceza Mahkemesine, Yargıtay ilâmının bir örneğinin ise Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.09.2023 tarihinde karar verildi.