YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/14559
KARAR NO : 2023/24678
KARAR TARİHİ : 23.11.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2018/436 E., 2019/200 K.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
HÜKÜMLER : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : Bozma
Sanık hakkında bozma üzerine kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yerel Mahkemece sanık hakkında hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca 4 ay hapis cezası, tehdit suçundan ise 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi uyarınca 1 yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına, her iki mahkumiyet hükmü yönünden de 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca hak yoksunlukları ile tekerrür hükümlerinin uygulanmasına hükmedilmiş olup, kararın sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 09.04.2018 tarihli ilamı ile uzlaşma hükümlerinin değerlendirilmesi gerektiğinden bozulmasına karar verilmiş, bozma ilamına uyularak devam eden yargılamada taraflar arasında uzlaşma sağlanamadığı gerekçesiyle sanık hakkında aynı uygulama maddeleri uyarınca aynı sonuç cezalar hükmedilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Üst Cumhuriyet savcısının temyiz isteminin özetle; sanığın mağdura yönelik hakaret eylemlerini zincirleme biçimde işlemesine karşın, 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin uygulanmaması nedeniyle kararın bozulmasına yönelik olduğu belirlenmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanığın, mağdurun telefonuna kısa zaman aralıklarıyla, aynı suç işleme kastıyla ve arada herhangi bir hukuki kesinti bulunmadan, birden fazla mesaj göndermek suretiyle tehdit ve hakaret suçlarını işlediği Yerel Mahkemece kabul edilmiştir.
IV. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında, büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacının, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunacağı, uzlaştırmacının, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabileceği düzenlenmiş, şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde teklifi reddetmiş sayılacağı belirtilmiştir. Eğer uzlaştırmacı taraflara ulaşamamış ise ancak açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla uzlaşma teklifinde bulunabilecektir. Uzlaştırmacının tarafların bulunduğu yerdeki uzlaştırma bürosuna talimat yazma hak ve yetkisi bulunmamaktadır. Uzlaştırmanın yargı işlemi niteliğinde olduğu nazara alındığında anılan fıkrada sözü edilen açıklamalı tebligat, kazai mercilerce yapılacak tebligatı düzenleyen 7201 sayılı Tebligat Kanunun’un (7021 sayılı Kanun) hükümlerine göre yapılacak olan tebligattır ve normal posta yoluyla bu işlem gerçekleştirilemeyecektir. Açıklamalı tebligat ya da istinabe işlemi ancak uzlaştırmacıya görev veren uzlaştırma bürosu aracılığıyla yerine getirilebilecektir.
Kendisine uzlaştırma işlemlerini gerçekleştirmek üzere dosya tevdi edilen uzlaştırmacının öncelikle uzlaştırma teklifi yapılacak ilgililere telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle uzlaştırma teklifi yapmak üzere çağrı yapması, şayet belirtilen şekilde çağrı yapılamaz ise bu defa uzlaştırmacının ilgili savcılık nezdinde kurulmuş uzlaştırma bürosundan uzlaşma teklifi yapılmasını talep etmesi gerektiği, böyle bir taleple karşılaşan büronun da muhatabına ulaşamaması durumunda öncelikle muhatabın bilinen son adresine tebliğ yapması, tebligatın iade gelmesi durumunda bu defa muhatabın Merkezi Nüfus İdaresi Sistemi (MERNİS) adresinin tespitini yaparak, MERNİS adresi ile bilinen en son adresin aynı olduğunun anlaşılması halinde 7201 sayılı Kanun’un 21 inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca işlem yapılması, adresin farklı bir adres olduğunun anlaşılması durumunda ise MERNİS adresine aynı Kanun’un 10 uncu maddesinin birinci fıkrası gereğince tebligat yapılması gerekmektedir.
Bu açıklamalar karşısında, Dairemizin geri gönderme kararı üzerine uzlaşma teklif formunun, taraflara tebliğine dair tebligatların asıllarının değil, PTT sorgu evraklarının dosya arasına konulduğu, bu evraklar incelendiğinde ise sanığa gönderilen davetiyenin, adresin yetersiz olduğu gerekçesiyle iade edildiği ve sanığın MERNİS adresine tekrar davetiye gönderilmediği, mağdura ise tebliğ edilip edilemediğinin belirlenemediği, bu haliyle uzlaşma tekliflerinin taraflara yasaya uygun şekilde ve yöntemince yapılmadığı gözetilmeden, yargılamaya devamla sanığın mahkumiyetine hükmolunması hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenle Yerel Mahkeme kararına yönelik Üst Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden HÜKÜMLERİN, sair yönleri incelenmeksizin 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.11.2023 tarihinde karar verildi.