Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/14241 E. 2023/23668 K. 06.11.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/14241
KARAR NO : 2023/23668
KARAR TARİHİ : 06.11.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/312 E., 2022/842K.
SUÇ : Hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, dördüncü fıkrası, 43 üncü ve 62 nci maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiş olup, kararın itiraz edilmeden 25.06.2012 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 02.02.2013 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün 20.02.2018 tarihinde aynen açıklandığı, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi tarafından hükmün bozulması üzerine 17.12.2021 tarihinde basit yargılama usulü uygulanarak sanık hakkında 9 ay 11 gün hapis cezasına hükmedildiği, sanığın itirazı üzerine duruşma açılarak sanığın 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği anlaşılmıştır.

Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 24.07.2023 tarih ve 4660652-105-34-30798-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 18.09.2023 tarihli ve KYB-2023/89701 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 18.09.2023 tarihli ve KYB-2023/89701 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanığın eylemine uyan anılan suç için kanunda öngörülen cezasının türü ve üst sınırına göre 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesi gereğince 8 yıl olağan zamanaşımı süresine tabi olduğu, sanığın müsnet suçu 06.08.2010 tarihinde işlediği, 19.06.2011 tarihinde Mahkemesince savunmasının alındığı, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ise 25.06.2012 tarihinde kesinleştiği, sanığın 02.02.2013 tarihinde yeniden suç işlediği, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 25.06.2012 tarihi ile denetim süresi içerisinde yeniden suç işlediği 02.02.2013 tarihleri arasını kapsayan 7 ay 8 günlük sürenin 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi gereğince duracağı, sanığın sorgusunun yapıldığı tarih ile hükmün açıklandığı tarih arasında zamanaşımını kesen başkaca bir sebep bulunmadığı ve sanığın sorgusunun yapıldığı 19.06.2011 tarihinden itibaren, hükmün açıklandığı 07.07.2022 tarihine kadar geçen sürede olağan dava zamanaşımı süresinin dolduğu gözetilmeden, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın yokluğunda verilen kararın bilinen en son adresi olan itiraz dilekçesinde bildirdiği adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre tebliği, bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca MERNİS adresine tebligat çıkarılması gerekirken, en son bildirdiği adrese tebligat yapılmadan başka adrese tebligat çıkarılıp iade edilmesi üzerine MERNİS adresine yapılan tebligatın usule uygun olmadığı, bu nedenle hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada istemin kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi mümkün görülmemiştir.

III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
2. Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa usule uygun bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde kanun yolu incelemesi için ilgili merciye gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.11.2023 tarihinde karar verildi.