YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/14238
KARAR NO : 2023/23667
KARAR TARİHİ : 06.11.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/202 E., 2022/565 K.
SUÇ : Hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 nci maddesinin ikinci fıkrası delaletiyle birinci fıkrası, dördüncü fıkrası, 62 nci ve 58 inci maddeleri uyarınca 2 ay 27 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına ve cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 17.07.2023 tarih ve 94660652-105-35-11551-2023-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 19.09.2023 tarihli ve KYB-2023/90205 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 19.09.2023 tarihli ve KYB-2023/90205 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Yargıtay 4. Ceza Dairesi’nin 17.05.2022 tarihli ve 2022/7795 esas, 2022/12385 karar sayılı ilâmı ile “…TCK’nın 125/1, 4. üncü maddesinde düzenlenen hakaret suçunun uzlaştırmaya tabi hale geldiğinin anlaşılması karşısında; bu mağdura yönelik hakaret suçundan CMK’nın 253 ve 254 üncü maddeleri gereğince uzlaştırma hükümlerinin uygulanması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır…” şeklinde belirtildiği üzere,
Dosya kapsamına göre, sanık hakkında Kaşıyaka Cumhuriyet Başsavcılığının 13.03.2022 tarihli ve 2021/28261 soruşturma, 2022/1998 esas, 2022/1369 sayılı iddianamesi ile kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçundan kamu davası açılması üzerine, sanığın değişen suç vasfı itibariyle mahkumiyetine karar verilen sesli, yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret suçunun uzlaştırma kapsamında bulunduğunun anlaşılması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 254/1 inci maddesinde yer alan, “Kamu davası açıldıktan sonra kovuşturma konusu suçun uzlaşma kapsamında olduğunun anlaşılması halinde, kovuşturma dosyası, uzlaştırma işlemlerinin 253 üncü maddede belirtilen esas ve usûle göre yerine getirilmesi için uzlaştırma bürosuna gönderilir.” şeklindeki düzenleme uyarınca uzlaştırma işleminin yapılması için dosyanın uzlaştırma bürosuna gönderilmesi ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesi uyarınca hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtay’ca bozulması istemini, yasal nedenlerini açıklayarak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak, Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtay’ca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Buna göre hâkim veya mahkemece verilen karar veya hükümlerin kanun yararına bozma konusu yapılabilmesi için istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanığın yokluğunda verilen kararın bilinen en son adresi olan talimat mahkemesi duruşmasında bildirdiği adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun (7201 sayılı Kanun) 21 inci maddesinin birinci fıkrasına göre tebliği, bunun mümkün olmaması durumunda ise aynı maddenin ikinci fıkrası uyarınca MERNİS adresine tebligat çıkarılması gerekirken, en son bildirdiği adrese tebligat yapılmadan başka adrese tebligat çıkarılıp iade edilmesi üzerine MERNİS adresine aynı kanun maddesinin ikinci fıkrası uyarınca yapılan tebligatın usule uygun olmadığı, bu nedenle hükmün henüz kesinleşmediği anlaşılmakla, bu aşamada istemin kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi mümkün görülmemiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, hükmün henüz kesinleşmemiş olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
2. Dosyanın, kanun yolu bildiriminin başvuru mercii, süresi ve yöntemi açısından şerhli davetiye ile sanığa usule uygun bildirilip, tebligat eksikliğinin ikmali ile süresinde başvuruda bulunulması halinde kanun yolu incelemesi için ilgili merciye gönderilmesini, aksi takdirde usulünce kesinleştirme işlemi yapılarak, bu aşamadan sonra kanun yararına bozma isteminde bulunulmasını teminen mahkemesine iadesine,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.11.2023 tarihinde karar verildi.