YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12920
KARAR NO : 2023/23662
KARAR TARİHİ : 06.11.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/3 E., 2021/168 K.
SUÇ :Hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddeleri uyarınca 1500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair karar verilmiş olup, kararın itiraz edilmeden 10.04.2019 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 30.11.2019 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan dolayı mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine hükmün basit yargılama usulü uygulanarak 16.11.2020 tarihinde 1120 TL adli para cezası olarak açıklandığı, katılan kurum vekilinin itirazı üzerine duruşma açılarak 23.06.2021 de aynı hükmün kurulduğu anlaşılmıştır.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.05.2023 tarih ve 94660652-105-48-27509-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61617 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61617 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanığın üzerine atılı hakaret suçunun takibinin şikâyete bağlı olması ve müşteki …’nın 01/03/2019 tarihli celsede sanıktan şikâyetçi olmadığını beyan etmesi ve sanığın da şikayetten vazgeçmeyi kabul etmediğine dair beyanın bulunmaması karşısında, 5271 sayılı Kanun’un 223/8. maddesi uyarınca hakaret suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendinin;
“Hükümlünün cezasının kaldırılmasını gerektiriyorsa cezanın kaldırılmasına, daha hafif bir cezanın verilmesini gerektiriyorsa bu hafif cezaya Yargıtay ceza dairesi doğrudan hükmeder.”
şeklinde düzenlendiği belirlenmiştir.
2. 5237 sayılı Kanun’un 131 inci maddesinin birinci fıkrasında “Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı işlenen hariç; hakaret suçunun soruşturulması ve kovuşturulması, mağdurun şikâyetine bağlıdır.” hükmüne yer verildiği,
Aynı Kanun’un 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrasında ise, “Kovuşturma yapılabilmesi şikayete bağlı suçlarda kanunda aksi yazılı olmadıkça suçtan zarar gören kişinin vazgeçmesi davayı düşürür.” hükümleri düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrasında da, “Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı yada soruşturma yada kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir.” hükmü yer almaktadır.
İncelenen somut olayda; mağdurun 01.03.2019 tarihli duruşmada şikayetten vazgeçtiği, sanığa ise şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediği sorulmadan 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulduğu anlaşılmıştır.
Dairemizce de benimsenen, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 15.10.2020 tarih ve 2018/18-589 E, 2020/421 sayılı ilamında belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinin altıncı fıkrasına göre kanunda aksi yazılı olmadıkça şikâyetten vazgeçmenin bunu kabul etmeyen sanığı etkilemeyeceğinin düzenlenmiş olması ve anılan Kanun hükmünün amacının yargılama sonucunda beraat etme ihtimali bulunan sanık hakkında yargılamaya devam olunarak suçun sabit olmaması hâlinde sanığın beraatına, sabit olduğunun anlaşılması durumunda ise cezalandırma zorunluluğu ortadan kalktığı için davanın düşmesine karar verilmesini gerektirmesi karşısında, her ne kadar sanığın şikayetten vazgeçmeyi kabul edip etmediğine ilişkin bir beyanı yok ise de yargılama sonucu sanığın atılı suçu işlediğinin sabit olması nedeniyle mahkumiyetine karar verildiği ve bu kararın kesinleşerek kanun yararına bozma talebiyle incelendiği dolayısıyla beraat etme ihtimalinin bulunmadığı, ancak 5237 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinin dördüncü ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkraları uyarınca, kovuşturma şartının ortadan kalkması ve bir düşme sebebi bulunduğundan davanın düşmesine karar verilmesi gerektiği kabul edilmelidir. Kanun yararına bozma talebi bu kapsamda yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yerel Mahkeme kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca karardaki hukuka aykırılık, hükmün Yargıtay tarafından düzeltilmesini gerektirmekle;
“Sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının, 5237 sayılı Kanun’un 73 üncü maddesinin dördüncü ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkraları gereğince DÜŞMESİNE,
Sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının düşmesi nedeniyle bu suç için yapılan yargılama giderinin Hazine üzerinde bırakılmasına,”
4. Hükmolunan cezanın çektirilmemesine,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
06.11.2023 tarihinde karar verildi.