YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12915
KARAR NO : 2023/23710
KARAR TARİHİ : 07.11.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2019/757 E., 2020/485 K.
SUÇ : Hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Hakaret suçundan sanık … Sakar’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci fıkrası, 29 uncu, 62 nci ve 52 nci maddeleri (2’şer kez) uyarınca 2 defa 1.100,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Bursa 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli ve 2019/757 Esas, 2020/485 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2023 gün ve 2023/61956 sayılı Tebliğname’si ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“1. Dosya kapsamına göre, sanığın olay tarihinde kendine ait telefondan boşanmış olduğu eşine ait telefonu dört kez arayarak boşanmış olduğu eşi ve evli olduğu yeni eşine karşı hakaret ettiğinin iddia edildiği olayda, sanığın hakaret eylemini aynı sebeple ve araya zaman aralığı girmeden bir suç işleme kararı ve kastı ile gerçekleştirdiği, bu durumda sanık hakkında her iki katılana karşı hakaret suçundan 5237 sayılı Kanun’un 125/1 inci maddesi ile belirlenecek cezanın anılan Kanunun 43/2 nci maddesi uyarınca artırılması gerekirken, iki ayrı mahkûmiyet hükmü kurulmak suretiyle fazla ceza tayininde,
2. Kabule göre de, 5237 sayılı Kanun’un 129/1 inci maddesinde yer alan, “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Bu suçun, kasten yaralama suçuna tepki olarak işlenmesi halinde, kişiye ceza verilmez. Hakaret suçunun karşılıklı olarak işlenmesi halinde, olayın mahiyetine göre, taraflardan her ikisi veya biri hakkında verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir” şeklindeki düzenleme ile hakaret suçu ile ilgili özel tahrik düzenlemesinin yapıldığı nazara alındığında; mahkemece sanığın hakaret fiilini müştekinin haksız eyleminden dolayı tahrik altında işlediğinin kabul edilmesine karşın, yapılan haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren anılan Kanun’un 129 uncu maddesi yerine, aynı Kanun’un genel tahrike ilişkin 29 uncu maddesinin uygulanmasında,İsabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Bir Numaralı İsteme Yönelik İncelemede
Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun (YCGK) 11.06.2013 tarihli, 2013/13-293 Esas ve 2013/297 Karar sayılı kararında da kabul edildiği üzere 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası; aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü uygulanır hükmünü içermekte olup, zincirleme suçtan farklı bir müessese olan ve aynı neviden fikri içtima olarak kabul edilen bu durumda, fiil tektir ve bu fiille aynı suç birden fazla kişiye karşı işlenmektedir. Burada, hareket tek olduğu için, fail hakkında bir cezaya hükmolunacağı, ancak bu cezanın aynı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre artırılacağı öngörülmüştür. Ancak burada kastedilen, fiil ya da hareketin, doğal anlamda değil hukuki anlamda tekliğidir. Hakaret suçunun farklı mağdurlara karşı tek fiille gerçekleştirildiğinden söz edilebilmesi için hakaretin mutlaka ortak söz veya davranışlarla gerçekleştirilmiş olması şart değildir. Her bir mağdura veya mağdurlardan bazılarına özel olarak hitap edilerek tehdit içeren sözler söylenmiş veya davranışlarda bulunmuş olsa bile objektif bir gözlemcinin bakış açısıyla bakıldığında failin hareketlerinin tek bir iradi karara dayalı olduğu, aralarında yer ve zaman bakımından bağlantı bulunduğu, bu nedenle bir bütünlük oluşturduğu sonucuna ulaşılması durumunda, fiilin hukuken tek olduğu kabul edilmelidir.
Yukarıdaki açıklamalar ışığında somut olayda, sanığın; olay tarihinde eski eşine ait telefonu dört kez arayarak eski eşi ve onun evli olduğu yeni eşine karşı hakaret ettiğinin iddia ve kabul edildiği olayda, sanığın eylemlerinin aynı kasıt altında ve araya zaman aralığı girmeden katılanlara karşı işlenen tek bir hakaret suçunu oluşturduğu, bu itibarla sanık hakkında zincirleme suç hükümleri gereği hakaret suçundan bir kez ceza verilip, bu cezanın 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası uyarınca artırılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde iki ayrı hüküm kurulması, Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
B. İki Numaralı İsteme Yönelik İncelemede
Hakaret suçlarında özel tahrik hükümleri içeren 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesinin birinci fıkrası: “Hakaret suçunun haksız bir fiile tepki olarak işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar indirilebileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir.” hükmünü içermektedir.
Genel bir tahrik hükmü olan aynı Kanun’un 29 uncu maddesi ise: “Haksız bir fiilin meydana getirdiği hiddet veya şiddetli elemin etkisi altında suç işleyen kimseye, ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası yerine on sekiz yıldan yirmi dört yıla ve müebbet hapis cezası yerine on iki yıldan on sekiz yıla kadar hapis cezası verilir. Diğer hâllerde verilecek cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadarı indirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
İnceleme konusu somut olayda, Mahkemece hakaret suçundan mahkûm edilen sanığın, eylemini haksız tahrik altında işlediğinin kabulüyle, 5237 sayılı Kanun’un 29 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca cezasından 1/4 oranında indirim yapıldığı ve sanığın neticeten 1.100,00 TL adli para cezasıyla cezalandırıldığının anlaşılması karşısında; haksız tahrik uygulamasında, hakaret suçuna ilişkin özel hüküm olan ve daha lehe düzenlemeler içeren 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesi yerine, aynı Kanun’un genel tahrike dair 29 uncu maddesinin uygulanması hukuka aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Bursa 32. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.07.2020 tarihli, 2019/757 Esas ve 2020/485 Karar sayılı kararının, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Karardaki hukuka aykırılık 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendine göre, sanığa daha hafif bir cezanın verilmesini gerektirmekle, mahkeme uygulaması da gözetilerek;
“Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesi gereğince belirlenen 90 gün adli para cezasından sanığın eylemini bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişiye karşı işlemesi nedeni ile 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesi uyarınca 1/4 oranında artırım uygulanarak 112 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın eylemi tahrik altında işlediği kabul edildiğinden 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca 2/3 oranında indirim yapılarak 37 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın geçmişi, sosyal ilişkileri, fiilden sonraki davranışları göz önüne alınarak, aynı Kanun’un 62 nci maddesi uyarınca 1/6 oranında indirim yapılarak 30 gün adli para cezası ile cezalandırılmasına, bu cezanın günlüğü 20 TL üzerinden hesaplanarak sanığın neticeten 600,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, infazın bu miktar üzerinden yapılmasına, kararda yer alan diğer hususların olduğu gibi bırakılmasına,”
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.11.2023 tarihinde karar verildi.