YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12911
KARAR NO : 2023/24355
KARAR TARİHİ : 21.11.2023
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/316 E., 2020/485 K.
SUÇLAR : Hakaret, kasten yaralama
İNCELEME KONUSU
KARAR : Mahkûmiyet
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet Bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet
Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Kasten yaralama ve hakaret suçlarından sanık …’nün, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 125 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi (2 kez) ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası (2 kez) gereğince 2.000,00 TL ve 1.500,00 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Adana (Kapatılan) 1. Sulh Ceza Mahkemesinin 30.03.2010 tarihli ve 2009/1172 Esas, 2010/816 Karar sayılı kararının 18.05.2010 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 20.12.2012 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm edildiğinin ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanarak sanığın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 125 inci maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi (2 kez) ve 52 nci maddesinin ikinci fıkrası (2 kez) gereğince 2.000,00 TL ve 1.500,00 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Adana 25. Asliye Ceza Mahkemesinin 03.12.2020 tarihli ve 2020/316 Esas, 2020/485 Karar sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 07.07.2023 gün ve 2023/61828 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanığın 5237 sayılı Kanun’un 86/2 ve 125/1. maddeleri kapsamında işlediği suçlar bakımından kanunda öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre olağan dava zamanaşımının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesi gereğince 8 yıl olacağı, sanığın müsnet suçu 19.08.2009 tarihinde işlediği, 16.01.2010 tarihinde yakalama yolu ile savunmasının alındığı, sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın ise 18.05.2010 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 20.12.2012 tarihinde yeniden suç işlediği, zamanaşımı süresinin 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi gereğince 18.05.2010 ile 20.12.2012 tarihleri arasında (2 yıl 6 ay 2 gün) durduğu, denetim süresinde işlenen suç tarihi olan 20/12/2012 tarihinden itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı ve son olarak 03.12.2020 tarihinde sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasına ve sanığın mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmakla; sanığın savunmasının alındığı 16.01.2010 tarihinde kesilen 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin, kararın verildiği 09.12.2020 tarihine kadar geçen 10 yıl 10 ay 17 gün süreden zamanaşımının durduğu 2 yıl 6 ay 2 gün düşüldüğünde tamamlandığı nazara alınmadan, davanın düşürülmesi yerine yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
” 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinde:
“1- Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e)Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.” hükümleri yer almıştır.
Aynı Kanun’un 67 nci maddesinde ise: “(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d)Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” hükümleri yer almaktadır.
Ayrıca, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin sekizinci fıkrasının (c) bendinde ise: “Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.” hükmü yer almaktadır.
İncelenen dosyada; sanığın 19.08.2009 tarihinde işlediği hakaret ve kasten yaralama suçları nedeniyle kovuşturmanın yapılarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 18.05.2010 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 26.12.2012 tarihinde suç işlemesinden dolayı ihbar üzerine hükmün 03.12.2020 tarihinde açıklandığı anlaşılmıştır.
Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi ile ihbara konu ikinci suçun işlendiği tarih arasında zamanaşımının durduğu, 5237 sayılı Kanun’un 66 ıncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendinde öngörülen 8 yıllık olağan dava zamanaşımının sanığın mahkeme huzurunda savunmasının alındığı 16.01.2010 tarihinde kesildiği, durma süresi de eklendikten sonra, olağan dava zamanaşımının hükmün açıklandığı tarihte gerçekleştiği gözetilmeden, davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyet hükmü kurulması hukuka aykırı bulunmuştur.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yerel Mahkeme kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca hükümlünün cezasının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiğinden CEZANIN KALDIRILMASINA,
“Sanık hakkında hakaret ve kasten yaralama suçalrından açılan kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca DÜŞMESİNE, sanık hakkında açılan kamu davasının düşmesi nedeniyle bu suçlar için yapılan yargılama giderlerinin Hazine üzerinde bırakılmasına.”
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
21.11.2023 tarihinde karar verildi.