YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12906
KARAR NO : 2023/23712
KARAR TARİHİ : 07.11.2023
MAHKEMESİ :Sulh Ceza Hakimliği
SAYISI : 2022/2280 Değişik İş
SUÇ : Cumhurbaşkanına hakaret
İNCELEME KONUSU
KARAR : İtirazın reddi
KANUN YARARINA
BOZMA YOLUNA
BAŞVURAN : Adalet bakanlığının istemi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Cumhurbaşkanına hakaret suçundan şüpheli … hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 28.06.2022 tarihli ve 2022/6425 soruşturma, 2022/4250 sayılı kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin Çanakkale 2. Sulh Ceza Hakimliğinin 29.11.2022 tarihli ve 2022/2280 Değişik İş sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.07.2023 gün ve 2023/59326 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Somut olayda, şüphelinin “Kalefest” isimli organizasyonda sahneye çıkarak ” Üç çocuk yapıcam uzun adamda nasıl bakıcam verdiğin o parayla ha? Eğer okuyup bilinçlenmesen bir gün sana da ananı alıp git derler. Kusura bakmayın ama bence uzun adam ey key ey Adolf Hitler” şeklindeki sözleri sebebiyle Çanakkale Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından Cumhurbaşkanına hakaret suçundan yapılan soruşturma sonucunda, paylaşımlarının onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte olmadığı, şüphelinin üzerine atılı suçun yasal unsurları itibariyle oluşmadığından bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
Benzer bir olay nedeniyle Yargıtay 16. Ceza Dairesinin 10.07.2020 tarihli ve 2020/2421 Esas, 2020/3646 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere, şüphelinin sözlerinin küçümseyici ve incitici bir amaçla söylendiği, toplanan delillerin kamu davasının açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu anlaşıldığından, şüpheli hakkında anılan suçtan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 299/3 üncü maddesi uyarınca Adalet Bakanlığından kovuşturma izni talep edildikten sonra sonucuna göre hukuki durumunun takdir ve tayin edilmesi gerektiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 160 ıncı maddesinin birinci fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hali öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar.” ikinci fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, maddi gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adli kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” 170 inci maddesinin ikinci fıkrasında, “Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet Savcısı, bir iddianame düzenler.” 172 nci maddesinin birinci fıkrasında, “Cumhuriyet savcısı, soruşturma evresi sonunda, kamu davasının açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilememesi veya kovuşturma olanağının bulunmaması hâllerinde kovuşturmaya yer olmadığına karar verir.” hükümleri düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 170 nci maddesinin ikinci fıkrasına göre kamu davası açılabilmesi için soruşturma aşamasında toplanan delillere göre suçun işlendiğine dair yeterli şüphe bulunması gerekir. Suç ihbar veya şikayeti yoluyla soruşturma yaparak maddi gerçeğe ulaşma yükümlülüğü ve yetkisi bulunan Cumhuriyet savcısı, soruşturma sonucunda elde edilen delilleri değerlendirerek kamu davası açmayı gerektirir nitelikte yeterli şüphe olup olmadığını takdir edecektir. Bu durum delil değerlendirmesini gerektirir. Diğer bir deyişle Cumhuriyet savcısı elde edilen delillerin kamu davası açılması için yeterli olduğu kanaatine varırsa dava açacak, aksi durumda kovuşturmaya yer olmadığına karar verecektir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısının delilleri değerlendirme yetkisi vardır. Aksi durumun kabulü, her ihbar veya şikayet üzerine kamu davası açılmasını, delil takdirinin ise mahkemelere bırakılmasını gerektirir ki bu kabul lekelenmeme hakkıyla bağdaşmayacak ve kanunun ruhuna uygun düşmeyecektir.
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 299 uncu maddesinde “Cumhurbaşkanına hakaret eden kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (Değişik: 29.06.2005 – 5377/35 md.) Suçun alenen işlenmesi hâlinde, verilecek ceza altıda biri oranında artırılır. Bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanının iznine bağlıdır.” şeklinde düzenleme mevcuttur.
Ceza Genel Kurulu’nun 14.10.2008 gün ve 170-220 sayılı kararında da belirtildiği üzere; hakaret fiilinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin şeref, haysiyet ve namusu, toplum içindeki itibarı, diğer fertler nezdindeki saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Somut bir fiil ya da olgu isnat etmek veya sövmek şeklindeki seçimlik hareketlerden biri ile gerçekleştirilen eylem, bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte ise hakaret suçu oluşacaktır.
Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.
Yukarıda yer alan düzenlemeler ve açıklamalar karşısında, şüphelinin üzerine atılı Cumhurbaşkanına Hakaret suçu, 5237 sayılı Kanun’un 299 uncu maddesinin üçüncü fıkrasındaki “bu suçtan dolayı kovuşturma yapılması, Adalet Bakanı’nın iznine bağlıdır” şeklindeki düzenleme gereğince kovuşturma iznine tabi ise de; iznin talep edilmesi için sözlerin bireyin onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte olması gerektiği, inceleme konusu somut olayda ise şüpheli tarafından söylendiği iddia olunan ağır eleştiri niteliğindeki sözlerinin muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmaması nedeniyle hakaret suçunun yasal unsurlarının somut olayda oluşmadığı ve bu gerekçeyle verilen kovuşturmaya yer olmadığına dair karar ile bu karara yapılan itirazın reddin kararının yerinde olduğu anlaşıldığından kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
III. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen Tebliğname’de yer alan düşünce yerinde görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,
Dava dosyasının, Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
07.11.2023 tarihinde karar verildi.