Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/12886 E. 2023/23053 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12886
KARAR NO : 2023/23053
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/312 Değişik İş
SUÇ : Hakaret
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Hakaret suçundan sanık … hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılama neticesinde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 nci maddesinin birinci fıkrası, 129 uncu maddesinin birinci fıkrası, 62 nci maddesi, 52 nci maddesi ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 251 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 820,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Kanun’un 231 nci maddesinin beşinci fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/457 Esas, 2021/391 Karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine dair İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2022/312 Değişik İş sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 21.06.2023 gün ve 2023/61290 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, İstanbul Anadolu Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 24/03/2021 tarihli ve 2021/13095 soruşturma, 2021/18952 Esas, 2021/14647 sayılı iddianamesi ile sanık … hakkında dava açıldığı, yapılan yargılama neticesinde de İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli gerekçeli kararında sanık olarak …’nun gösterilmesine rağmen, anılan kararın hüküm kısmında karışıklığa neden olacak şekilde olayla ilgisi bulunmayan ve iddianamede yer almayan …’nun cezalandırılmasına ilişkin karar verildiği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14.11.1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23.03.2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
Ceza Genel Kurulunun 25.10.1993 gün ve 260/281 Karar sayılı kararında ise, olaya ilişkin tüm deliller toplanıp, değerlendirilip suçun oluştuğu kabul edilerek mahkûmiyet hükmü kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden ve suçun yasal unsurlarının oluşmadığından bahisle, kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağı belirtilmiştir.
İncelenen dosyada;
İstanbul Anadolu 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarih 2021/457 esas 2021/931 sayılı ilamı ile sanık hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle mahkûmiyet kararı verilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu karara sanık müdafiinin itiraz etmesi üzerine mahkemece genel hükümlere göre yapılan yargılama sonucunda İstanbul Anadolu 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2022 tarih 2021/1115 Esas 2022/206 Karar sayılı ilamı ile sanık hakkında mahkûmiyet kararı verilerek hükmün açıklanması geri bırakıldığı, sanık müdafiinin itirazı üzerine mercii İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2022/312 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 24.03.2021 tarihli ve 2021/13095 soruşturma, 2021/18952 Esas, 2021/14647 sayılı iddianamesi ile sanık … hakkında dava açılmasına ve İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/457 Esas, 2021/391 Karar sayılı kararında sanık olarak …’nun gösterilmesine rağmen anılan kararın hüküm kısmında karışıklığa neden olacak şekilde olayla ilgisi bulunmayan ve iddianamede yer almayan …’nun cezalandırılmasına ilişkin karar verildiği gözetilemeden İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2022/312 Değişik İş sayılı kararı ile itirazın kabulü yerine reddine karar verildiği belirtilerek kanun yararına bozulması isteminde bulunmuş ise de; sanık isminin “…” yerine “…” olarak gösterildiği İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/457 Esas, 2021/391 sayılı ilamına itiraz edilmesi üzerine mahkemece genel hükümlere göre yargılama yapılarak İstanbul Anadolu 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2022 tarih 2021/1115 Esas 2022/206 Karar sayılı ilamı ile karar verildiği ve bu kararda isim hatasının bulunmadığı, kanun yararına bozma konusu edilen İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 06.04.2022 tarihli ve 2022/312 Değişik İş sayılı kararının ise İstanbul Anadolu 26.Asliye Ceza Mahkemesinin 16.02.2022 tarihli kararına itiraz edilmesi ilişkin inceleme yaptığı, İstanbul Anadolu 26. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.06.2021 tarihli ve 2021/457 Esas, 2021/391 Karar sayılı kararının itiraz üzerine mahkemesince kaldırılması nedeni ile hukuka aykırılığın sona erdiği, ayrıca gerekçeli kararın hüküm fıkrasında sehven sanığın isminin “…” yerine “…” olarak gösterilmesinin maddi hata niteliğinde olduğu, bu yazım hatasının mahallinde mahkemesince her aşamada düzeltilebileceği, konunun ciddi hukuka aykırılıkların incelenerek ülke sathında uygulama birliğinin sağlanmasını amaçlayan ve olağanüstü bir kanun yolu olan kanun yararına bozma konusu yapılamayacağı anlaşılmıştır.
III. KARAR
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Kanun yararına bozma istemine ilişkin Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen Tebliğname’de yer alan düşünceler yerinde görülmediğinden, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE,
Dava dosyasının, Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.10.2023 tarihinde karar verildi.