Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/12872 E. 2023/22179 K. 09.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12872
KARAR NO : 2023/22179
KARAR TARİHİ : 09.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2014/90 E., 2021/62 K.
SUÇ : Hakaret
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesi uyarınca 2240 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği belirlenmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 13.05.2023 tarih ve 94660652-105-34-7566-2023-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61541 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61541 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Dosya kapsamına göre, sanığın suç tarihinde eşi olan müşteki …’e SMS ve e-posta yoluyla hakaret içerikli mesajlar gönderdiğinden bahisle mahkemesince yapılan yargılamada mahkumiyetine karar verilip, eylemin zincirleme biçimde işlendiğinden bahisle 5237 sayılı Kanun’un 43. maddesinde düzenlenen zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına karar verilmiş ise de; sanık hakkında düzenlenen Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığının 01/08/2013 tarihli iddianamede anılan Kanun’un 43. maddesinin uygulanmasına ilişkin istemde bulunulmadığının anlaşılması karşısında, mahkemesince sanığa 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 226/3. maddesi gereğince ek savunma için süre verilmesi ve bu sürede sanığın ek savunması alındıktan sonra karar verilmesi gerekirken, savunma hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun’un “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226 ıncı maddesinde;
1) Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2) Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3) Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4) “Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 5320 sayılı Yasanın 8/1 inci maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8 inci maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; hakkında düzenlenen iddianamede 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesine yer verilmemesine karşın, yargılama safhasında bu hususta ek savunma hakkı tanınmadan cezasında artırım yapılması hukuka aykırıdır.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yerel Mahkeme kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
09.10.2023 tarihinde karar verildi.