YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12870
KARAR NO : 2023/22916
KARAR TARİHİ : 23.10.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2020/59 E., 2021/411 K.
SUÇLAR :Hakaret, kasten yaralama
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararı ile sanık hakkında kasten yaralama suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddeleri uyarınca 2000 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 125 inci maddesinin birinci fıkrası, dördüncü fıkrası, 62 nci maddeleri gereğince 1740 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.
Adalet Bakanlığının, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 309 uncu maddesinin birinci fıkrası uyarınca, 12.05.2023 tarih ve 94660652-105-40-29343-2022-Kyb sayılı evrakı ile kanun yararına bozma istemine istinaden düzenlenen, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61480 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 23.06.2023 tarihli ve KYB-2023/61480 sayılı kanun yararına bozma isteminin;
“Kaman Asliye Ceza Mahkemesince, sadece sanığın adli sicil kaydında daha önceden kasıtlı suçtan mahkumiyeti bulunduğu gerekçesiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmiş ise de,
Sanığın adli sicil kaydında yer alan Kaman Asliye Ceza Mahkemesinin 23.10.2007 tarihli ve 2007/84 esas, 2007/107 sayılı kararı ve Edremit 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/263 esas, 2011/299 sayılı kararının taksirle yaralama suçuna ilişkin olduğu, sanığın sabıka kaydında başkaca bir mahkûmiyet hükmü de bulunmadığı nazara alındığında, Mahkemesince 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinin uygulanması için gerekli subjektif şartlar değerlendirilerek, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin tartışılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
” şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinde düzenlenen “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanabilmesi için ise öncelikle,
– Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünde, hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasından ibaret olması,
– Suçun Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231 inci maddesinin 14 üncü fıkrasında yazılı suçlardan olmaması,
– Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
– Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itirazının olmaması,
– Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesine ilişkin koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir.
Anılan bu objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte ayrıca “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına.” ilişkin takdire dayalı subjektif koşulun da gerçekleşmesi halinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesinin uygulanması olanağı bulunmaktadır.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 16.02.2010 tarih ve 4/253-28 sayılı kararında da belirtildiği üzere, “Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması halinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CYY’nın 223 üncü maddesi uyarınca düşürülmesi sonucunu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Koşullu bir düşme nedeni oluşturan “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” müessesesi, objektif koşulların (mahkûmiyet, suç niteliği ve ceza miktarı, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmama, sanığın kabulü, zararın giderilmesi) varlığı halinde mahkemece, diğer kişiselleştirme hükümlerinden önce ve re’sen değerlendirilerek, uygulanması yönünde kanaate ulaşıldığı takdirde, hiçbir isteme bağlı olmaksızın öncelikle uygulanmalıdır.”
Kanun yararına bozma konusu yapılan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, 5271 sayılı Kanun’un 231 inci maddesinde sayılan objektif ve subjektif koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Objektif koşulların değerlendirilmesindeki hatalar kanun yararına bozma konusu olabilecekken, subjektif koşula yönelik hukuka uygun gerekçeler takdire ilişkin olduğundan, kanun yararına bozma konusu yapılamayacaktır. Bununla birlikte, sanık veya müdafiinin bu kurumun lehlerine uygulanmasına yönelik talepleri bulunması ve objektif koşulların oluşmasına karşın, koşullu bir düşme nedeni olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun yasal bağlamda tartışılmaması da, yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık kabul edilerek, kanun yararına bozma konusu yapılabilecektir.
İnceleme konusu somut olayda, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında kasıtlı suçtan kaydı bulunmayan sanık hakkında “Daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyet kararı bulunduğu anlaşıldığından 5271 sayılı CMK’nın 231/6-(a.fıkrası) gereğince katılan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine yer olmadığına.” şeklindeki gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmamasına karar verilmiştir. Sanığın 28.09.2020 tarihli savunmasında, mahkumiyet kararı verilmesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasını kabul ettiğini beyan etmiştir.
Bu nedenle, daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış sanık hakkında, dosya kapsamına göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun objektif şartlarının bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece subjektif koşul da yasal bağlamda değerlendirilerek sonucuna göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma olanağının değerlendirilmesi gerektiğinden kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yerel Mahkeme kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Aynı Kanun maddesinin 4 (b) fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
23.10.2023 tarihinde karar verildi.