Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/12851 E. 2023/23018 K. 24.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12851
KARAR NO : 2023/23018
KARAR TARİHİ : 24.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/698 E., 2022/1244 K.
SUÇLAR : Hakaret, kasten yaralama
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Kasten yaralama ve hakaret suçlarından suça sürüklenen çocuk …’in, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi 35 inci, 29 uncu maddeleri, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 2 kez 1.100,TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına; aynı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 43 üncü, 129 uncu maddeleri, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 960,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesinin beşinci fıkrası gereğince hükümlerin açıklanmalarının geri bırakılmasına ve 3 yıl süreyle denetime tabi tutulmasına dair Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 25.03.2014 tarihli ve 2013/556 Esas, 2014/339 Karar sayılı kararının 24.04.2014 tarihinde kesinleşmesini müteakip, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde 16.06.2014 tarihinde kasıtlı suç işlediğinden bahisle ihbarda bulunulması üzerine hükümlerin açıklanmasına, 5237 sayılı Kanun’un 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası, üçüncü fıkrasının (e) bendi, 35 inci, 29 uncu maddeleri, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 2 kez 1.100,TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına; aynı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları, 43 üncü, 129 uncu maddeleri, 31 inci maddesinin üçüncü fıkrası ve 62 nci maddesi uyarınca 960,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23.09.2022 tarihli ve 2022/698 Esas, 2022/1244 Karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 21.06.2023 gün ve 2023/57902 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Suça sürüklenen çocuk vasisinin 31/03/2023 tarihli dilekçesiyle suça sürüklenen çocuğun şizofreni ve bipolar hastası olduğunu belirterek Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 23/09/2022 tarihli kararına itiraz etmesi üzerine Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından kanun yararına bozma ihbarında bulunulmuş ise de;
Yargıtay 2. Ceza Dairesinin 03/02/2014 tarihli ve 2013/23474 esas, 2014/2417 sayılı ilamında da belirtildiği üzere; 5271 sayılı Kanun’un 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı ve zamanaşımının denetim süresi içinde işlenen suçtan dolayı verilen hükümlülük kararının kesinleşmesi koşuluyla suçun işlendiği tarihte yeniden işlemeye başlayacağı,
Dosya kapsamına göre; kayden 11/05/1998 doğumlu olan ve suçun işlendiği 13/07/2013 tarihinde 15-18 yaş grubunda bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında kasten yaralama suçundan ve hakaret suçundan eylemine uyan öngürülen cezanın miktar ve nev’i itibariyle tabi olduğu aynı Kanun’un 66/1-e, 66/2 ve 67/4. maddeleri uyarınca asli zamanaşımı süresinin 5 yıl 4 ay, olağanüstü zamanaşımı süresinin ise 7 yıl 12 ay olduğu,
Suça sürüklenen çocuğun 04/03/2014 tarihinde sorgusu yapılarak zamanaşımı süresinin kesildiği, 5 yıl 4 aylık olağan zamanaşımı süresinin sorgu tarihinden itibaren yeniden işlemeye başladığı, bu tarihten sonra dava zamaşımı süresini kesen başkaca bir işlemin bulunmadığı,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/8. maddesi yollamasıyla 5237 sayılı Kanun’un 67/1. maddesi gereği hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 24/04/2014 tarihi itibariyle dava zamanaşımı süresinin durduğu, yeni suçun işlendiği 16/06/2014 tarihinde dava zamanaşımının yeniden işlemeye başladığı, bu itibarla durma süresinin 1 ay 22 gün olduğu,
Bu haliyle, zamanaşımı süresinin durduğu 24/04/2014 ile 16/06/2014 tarihleri arasında geçen 1 ay 22 günlük süre mahsup edildikten sonra kalan sürede, suç tarihi olan 13/07/2013 ile mahkumiyete ilişkin kararın verildiği 23/09/2022 tarihine kadar olağanüstü dava zamanaşımı süresinin dolduğu nazara alınmadan davanın düşürülmesi yerine, yargılamaya devamla suça sürüklenen çocuğun mahkûmiyetine dair yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı açısından sanık hakkında uygulanması gereken 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesi;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a) Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b) Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi beş yıl,
c) Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d) Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda on beş yıl,
e) Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da on beş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; on beş yaşını doldurmuş olup da on sekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5) (Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./8.mad) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.” şeklinde,
Anılan Kanun’un 67 nci maddesi;
“(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” biçiminde düzenlenmiştir.
Görüleceği gibi 5237 sayılı Kanun’da bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında, suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının durması ise, Kanun’da açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
Anayasa’nın 38 inci maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 Esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 Esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 Esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; 15-18 yaş grubu aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci fıkrasında düzenlenen hakaret ve 86 ncı maddesinin ikinci fıkrası ile üçüncü fıkrasının (e) bendinde düzenlenen kasten yaralama suçlarından iddianame düzenlendiği, suç tarihinin 13.07.2013 olduğu, suça sürüklenen çocuk hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın 24.04.2014 tarihinde kesinleştiği, suça sürüklenen çocuğun denetim süresi içerisinde 16.06.2014 tarihinde uyuşturucu kullanma suçunu işlemesinden dolayı ihbar üzerine hükümlerin 23.09.2022 tarihinde açıklandığı anlaşılmıştır.
1 ay 22 günlük durma süresi göz önüne alındığında, yargılama sürecinde olağanüstü dava zamanaşımı süresi olan 7 yıl 12 aylık sürenin dolmasıyla 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, ikinci fıkrası, 67 nci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları ile 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereğince suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçlardan kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekirken mahkûmiyet hükümleri kurulması Kanun’a aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmekle, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca bahse konu hukuka aykırılık Yargıtay tarafından giderilmiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Nazilli 1. Asliye Ceza Mahkemesinin, 23.09.2022 tarihli ve 2022/698 Esas, 2022/1244 Karar sayılı kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin üçüncü fıkrası gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılığın, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca Yargıtay tarafından düzeltilmesi gerektiğinden; suça sürüklenen çocuk … hakkında, hakaret ve kasten yaralama suçlarından açılan kamu davalarının, 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası uyarınca DÜŞMESİNE, suça sürüklenen çocuk hakkında açılan kamu davalarının düşmesi nedeniyle bu suçlar için yapılan yargılama giderinin Hazine üzerinde bırakılmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
24.10.2023 tarihinde karar verildi.