Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2023/12298 E. 2023/21859 K. 03.10.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12298
KARAR NO : 2023/21859
KARAR TARİHİ : 03.10.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/369 E., 2021/531 K.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması

Hakaret ve basit tehdit suçlarından sanık …’nın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 62 nci maddeleri uyarınca 1.740,00 ve 500,00 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 231 inci maddesi gereğince hükümlerin açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli ve 2018/71 Esas, 2018/399 Karar sayılı kararının 10.12.2018 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 03.10.2020 tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkûm olduğunun ihbar edilmesi üzerine, sanık hakkında basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan yargılama sonunda, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin birinci ve dördüncü fıkraları ile 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının ikinci cümlesi, 62 nci maddeleri ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca 1.300,00 ve 360,00 TL adli para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.12.2021 tarihli ve 2021/369 Esas, 2021/531 Karar sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.06.2023 gün ve 2023/57491 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteminin;
“Benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 18. Ceza Dairesinin 20.11.2017 tarihli ve 2017/4372 Esas, 2017/13189 karar sayılı ilâmında yer alan “…sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra, deneme süresi içerisinde yeniden suç işlemesi nedeniyle, kesinleşen kararla mahkum olduğunun belirlenip ihbarda bulunulması üzerine, dosyanın yeniden ele alınarak yapılan 14.12.2016 tarihli sanığın da hazır olduğu duruşmada, mağdur … K.’nin şikâyetten vazgeçmiş olması nedeniyle, sanık hakkında hakaret suçundan açılan kamu davasının, TCK’nın 73/4 ve CMK’nın 223/8 nci maddeleri gereğince düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, şikayetten vazgeçme beyanı dikkate alınmadan kurulan mahkumiyet hükmü hukuka aykırıdır…BOZULMASINA…” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında,
Dosya kapsamına göre, Kastamonu 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.11.2018 tarihli kararından sonra, ancak basit yargılama usulü uygulanmak suretiyle yapılan 31.12.2021 tarihli kararından önce, şikâyetçiler … M. ve … M.’nin vermiş oldukları 27.05.2021 havale tarihli dilekçeler ile sanık hakkındaki şikâyetlerinden vazgeçtiklerini belirttikleri, sanığın da 16.11.2021 tarihli dilekçesi ile şikâyetten vazgeçmeyi kabul etmesi karşısında, soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı hakaret ve basit tehdit suçlarından dolayı düşme kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de;
5271 sayılı Kanun’un 231 nci maddesi uyarınca açıklanması geri bırakılan hükümlerin, sanığın denetim süresi içinde yeni bir suç işlemesi sebebiyle yeniden ele alınıp hükümlerin açıklanmasına karar verildiğinde, aynı Kanun’un 231/11 nci maddesi hükmü uyarınca önceki hükümde değişiklik yapılmadan aynen açıklanması, ancak kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirlenecek bir kısmının infaz edilmemesi ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine dair cezanın bireyselleştirilmesi hükümlerinin tatbik edilebileceği, bunun dışındaki hususlarda hükümlerin değiştirilemeyeceği gözetilmeden, denetim süresi içerisinde suç işlediği anlaşılan sanık hakkında hükümlerin aynen açıklanması ile yetinilmesi gerekirken, yazılı karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
Uyuşmazlık konusunda bir karar vermeden önce, kanun yararına bozma istemine konu edilen hükümde belirlenen yeni bir hukuka aykırılık durumunun incelenmesi gerekmektedir.
5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesi;
(1) Bir başkasını, kendisinin veya yakınının hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden bahisle tehdit eden kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. … Malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından veya sair bir kötülük edeceğinden bahisle tehditte ise, mağdurun şikayeti üzerine, altı aya kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
…” şeklinde düzenlenmiştir
Bu kapsamda inceleme konusu dava dosyası değerlendirildiğinde; sanığın katılan … M.’yi “Seni öldüreceğim”, katılan … M.’yi ise “Seni öldürürüm yaşatmam” diyerek tehdit ettiğinin kabul edilmesi karşısında, sanığın eyleminin 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesinde düzenlenen tehdit suçunu oluşturduğu gözetilmeden aynı maddenin birinci fıkrasının ikinci cümlesinde düzenlenen sair tehdit suçundan hüküm kurulduğu anlaşılmıştır.
Yargıtay incelemesi sırasında saptanan ve yukarıda belirtilen yeni hukuka aykırılık nedeni, kanun yararına bozma konusu yapılmadığından belirtilen kanun yolunun niteliği gereği resen giderilemeyecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 17.7.2007 gün ve 2007/145-172 sayılı, 27.3.2007 gün ve 2007/73-76 sayılı kararlarında da vurgulandığı üzere hükümdeki diğer yasaya aykırılıklar giderilmeden, uyuşmazlık konusunda karar verilmesi halinde, hukuka aykırılıkları giderme ve ülkede uygulama birliğini hukuka uygunlukla sağlama amacına hizmet için öngörülen “Kanun yararına bozma” kurumu, bünyesinde hukuka aykırılık taşıyan hükümleri onaylama sonucunu doğuracaktır. Bu nedenle kanun yararına bozma konusunun bu aşamada sonuçlandırılmasına yer olmadığına, inceleme konusu hüküm hakkında belirlenen husus yönünden de kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağına ilişkin Adalet Bakanlığından görüş istenilmesine karar vermek gerekmiştir.
III. KARAR
Gerekçe bölümünde tespit edilen husus yönünden kanun yararına bozma isteminde bulunulup bulunulmayacağının takdiri için dava dosyasının, Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
Oy birliğiyle, 03.10.2023 tarihinde karar verildi.