YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12295
KARAR NO : 2023/21563
KARAR TARİHİ : 26.09.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2022/251 E., 2022/500 K.
SUÇLAR : Görevi yaptırmamak için direnme, hakaret
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Sanığın hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından mahkumiyetine dair yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 15.06.2023 tarih ve KYB-2023/57848 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma isteminin;
1-Sanığın eylemine uyan görevi yaptırmamak için direnme ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret suçları için kanunda öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre olağan dava zamanaşımının 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 66/1-e maddesi gereğince 8 yıl, anılan Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddeleri uyarınca da olağanüstü dava zamanaşımı süresinin 12 yıl olacağı nazara alındığında, kovuşturma aşamasında sanığın talimat mahkemesinde savunmasının alındığı 31/10/2008 tarihinde son kez kesilmesi sebebiyle yeniden işlemeye başlayan zamanaşımı süresinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği 09/01/2010 ile yeniden suç işlendiği 09/07/2010 tarihleri arasında 6 ay durmasını müteakip kaldığı yerden yeniden işlemeye başladığı, bu haliyle sanığın savunmasının alındığı 31/10/2008 tarihinde işlemeye başlayan 8 yıllık olağan zamanaşımı süresinin ve suçun işlendiği 28/06/2008 tarihinde işlemeye başlayan 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin karar tarihi itibariyle tamamlandığı anlaşıldığından, 5237 sayılı Kanun’un 66/1-e ve 67/4. maddeleri gereğince davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de,
2-Sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 125/3-a, 125/4 ve 43/2. maddeleri uyarınca tayin edilen 1 yıl 5 ay 15 gün hapis cezasından anılan Kanun’un 62. maddesi gereğince 1/6 oranında indirim yapılırken hesap hatası yapılarak 1 yıl 2 ay 17 gün hapis cezası yerine, 1 yıl 2 ay 27 gün hapis cezasına karar verilmek suretiyle fazla ceza tayin edilmesinde,
İsabet görülmemiştir.
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
1. Bir numaralı isteme yönelik incelemede;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı açısından sanık hakkında uygulanması gereken 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesi;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a)Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b)Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c)Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d)Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e)Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
(2) Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3) Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4) Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5) (Değişik fıkra: 29.06.2005-5377 S.K./8.mad) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7) Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.” şeklinde,
Anılan Kanun’un 67 nci maddesi;
“(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a) Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3) Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4) Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” biçiminde düzenlenmiştir.
Görüleceği gibi 5237 sayılı Kanun’da bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 67 nci maddesinin ikinci fıkrasında, suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının durması ise, Kanunda açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır. Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
Anayasının 38 inci maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07.03.2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17.01.2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01.03.2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
İnceleme konusu somut olayda, sanık hakkında, 28.06.2008 tarihinde işlediği 5237 sayılı Kanun’un 265 inci maddesinde düzenlenen görevi yaptırmamak için direnme ve 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendinde düzenlenen hakaret suçundan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, bu kararın da 09.01.2010 tarihinde kesinleştiği, sanığın denetim süresi içerisinde 09.07.2010 tarihinde birden fazla kişiyle birlikte tehdit suçunu işlemesinden dolayı ihbar üzerine hükmün 17.06.2022 tarihinde açıklandığı anlaşılmıştır.
5237 sayılı Kanun’un 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca önceden verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile yeniden suç işlediği tarih arasındaki 6 aylık durma süresi de eklendiğinde, suç tarihinden itibaren 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin karar tarihinden önce gerçekleşmiş olduğu gözetilmeden, zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulması Kanuna aykırı olup kanun yararına bozma talebi yerinde görülmüştür.
2. İki nolu isteme yönelik incelemede; gerekçe bölümünün (1) nolu bendinde belirtilen bozma kararının niteliğine göre incelenmesine gerek görülmemiştir.
III. KARAR
1. Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının bir numaralı kanun yararına bozma isteminin KABULÜNE,
2. Yerel Mahkeme kararının 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi gereği, oy birliğiyle KANUN YARARINA BOZULMASINA,
3. Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılığın, 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesinin dördüncü fıkrasının (d) bendi uyarınca Yargıtay tarafından düzeltilmesi gerektiğinden; hükümlü hakkında, hakaret ve görevi yaptırmamak için direnme suçlarından açılan kamu davalarının, 5237 sayılı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 67 nci maddesinin dördüncü ve 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkraları gözetilerek DÜŞMESİNE, sanık hakkında açılan kamu davalarının düşmesi nedeniyle bu suçlar için yapılan yargılama giderinin Hazine üzerinde bırakılmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.09.2023 tarihinde karar verildi.