YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2023/12290
KARAR NO : 2023/21560
KARAR TARİHİ : 26.09.2023
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SAYISI : 2021/226 E., 2021/662 K.
SUÇLAR : Hakaret, tehdit
KARAR : Mahkûmiyet
TEBLİĞNAME GÖRÜŞÜ : İlgili kararın kanun yararına bozulması
Sanığın hakaret ve tehdit suçlarından mahkumiyetine dair yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkeme kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 16.06.2023 tarih ve KYB-2023/57112 sayılı Tebliğnamesi ile dava dosyası Daireye gönderilmekle, gereği düşünüldü:
I. İSTEM
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma isteminin;
Benzer bir olaya ilişkin Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 2019/486 esas, 2019/1821 karar sayılı ilâmında yer alan “…hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin ilk kararın usulüne uygun olarak kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı…” şeklindeki açıklamalara nazaran,
Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli kararının, tebliğ evrakında sanığın komşusundan sorularak çarşıda olduğunun öğrenilmesini takiben, beyanda bulunan ve haber bırakılan komşu ismi tespit edilmeksizin 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/1 inci maddesi uyarınca sanığa tebliğ yapılmak suretiyle kesinleştirildiği anlaşılmış ise de;
Yargıtay 12. Ceza Dairesinin 19/09/2018 tarihli ve 2016/12791 esas, 2018/8413 karar sayılı ve 3. Hukuk Dairesinin 11/02/2019 tarihli ve 2017/5224 esas, 2019/901 karar sayılı ilamlarında belirtildiği üzere, beyanda bulunan komşunun açık kimliğinin tebliğ mazbatasında gösterilmediği durumda, tebliğ memurunun gerçekten muhatabın adresine gittiği fakat bulamadığı hususunun belgelenmediği, yapılan işlemin tebliğ memurunun soyut beyanından ibaret kaldığı ve tebligattan haberdar edilen kişi sadece imzadan imtina etme hakkına sahip olup, isim vermekten imtina edemeyeceği, diğer yandan isimden imtina etmiş olsa dahi daire numarası gibi ayırt edici hiçbir özelliğin de tebliğ mazbatasında belirtilmemiş olduğu, bu haliyle sanığa yapılan tebligatın usulü ile yapılmadığı cihetle, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair İstanbul Anadolu 16. Sulh Ceza Mahkemesinin 26/03/2014 tarihli ve 2011/1233 esas, 2014/331 sayılı kararının usulüne uygun olarak kesinleşmediğinden denetim süresinin de başlamayacağı, dolayısıyla denetim süresinde işlenmiş bir suçtan da söz edilemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde hükmün açıklanması ile sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.
Şeklindeki gerekçeye dayandığı anlaşılmıştır.
II. GEREKÇE
A. Hakaret Suçundan Kurulan Hükme İlişkin İncelemede;
Sanık hakkında hükmün açıklandığı, 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi ve 62 nci maddesi uyarınca hükmolunan 10 ay hapis cezasına ilişkin İstanbul Anadolu 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 28.09.2021 tarihli ve 2021/226 E., 2021/662 K. sayılı kararının, sanık tarafından istinaf edilmesi üzerine İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesinin 28.02.2022 tarihli, 2022/213 Esas, 2022/633 K. sayılı kararı ile bozulduğunun anlaşılması karşısında; 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesi uyarınca olağanüstü nitelikte olan kanun yararına bozma yasa yoluna ancak, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde başvurulabilmesi mümkün olduğundan, istinaf incelemesinden geçmiş olan hakaret suçuna ilişkin hükmün kanun yararına bozma yoluyla incelenmesi mümkün olmadığından kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
B. Tehdit Suçundan Kurulan Hükme İlişkin İncelemede;
Sanık hakkında hükmün açıklandığı tehdit suçundan kurulan 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının son cümlesi ve 62 nci maddesi uyarınca hükmolunan 500,00 TL adli para cezasına ilişkin hükmün kesin nitelikte olduğu, sanığın yokluğunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararın, bilinen en son adresinde tebliğ edildiği, 11.04.2014 tarihli tebligat evrakında, “adresinde kimse bulunmaması üzerine isim ve imzadan imtina eden yan komşunun çarşıda olduğunu beyan ettiği, evrakın mahalle muhtarına teslim edildiği, 2 nolu haber kağıdı düzenlenerek muhatabın kapısına yapıştırıldı. Muhataba haber verilmek üzere yan komşusuna bilgi verildi” şerhi konularak, tebliğ mazbatasının tebliğ memuru ve ilgili muhtar tarafından imzalandığı, Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 23.01.2018 tarihli ve 2014/751 Esas, 2018/25 Karar sayılı kararında da belirtilen açıklamalara göre isim ve imzadan imtina eden yakın komşuya haber verilmesi ibaresinin bulunması halinde tebligatın geçerli olduğu, somut olayda da isim ve imzadan imtina eden yan komşuya haber verildiğinin anlaşılması karşısında, tebligatın usule uygun olduğu görülmekle bu hususa ilişkin kanun yararına bozma istemi yerinde görülmemiştir.
III. KARAR
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, kanun yararına bozma istemi doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görülmediğinden 5271 sayılı Kanun’un 309 uncu maddesindeki koşulları taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN oy birliğiyle REDDİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
26.09.2023 tarihinde karar verildi.