Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2022/6972 E. 2022/11394 K. 27.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/6972
KARAR NO : 2022/11394
KARAR TARİHİ : 27.04.2022

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : 4733 sayılı Kanun’a aykırılık, suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve kurulmuş örgüte üye olma
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, hükümlerin açıklanmasının geri bırakılması

KARAR
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvuruların süresi ve kararın niteliği ile suç tarihlerine göre, soruşturma aşamasında bulunamayan sanıklar … ve … açısından, temadi eden suçlardan olan suç işlemek amacıyla örgüt kurma, yönetme ve kurulmuş örgüte üye olma suçunun tarihinin, iddianamenin düzenlenmesiyle temadinin kesildiği “26/06/2008”, diğer sanıklar için, yakalanma ile temadinin kesildiği “26/05/2008”, 4733 sayılı Kanun’a aykırılık suçunun tarihlerinin ise “26/04/2008” ve “26/05/2008” olarak karar başlığında gösterilmesi yerine, yalnızca “26/05/2008” şeklinde yazılmasına dair eksikliğin mahallinde giderilebileceği belirlenerek dosya görüşüldü:
I-Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlara karşı yalnızca itiraz yolu açık ve dolayısıyla sanıklar … ve … hakkında suç işlemek amacıyla örgüt kurma ve yönetme suçu yönünden yapılan başvurunun bu doğrultuda değerlendirilmesinin gerekli bulunduğu,
Anlaşıldığından, sanıklar … ve … müdafisinin, tebliğnameye uygun olarak, temyiz davası istemi hakkında KARAR VERMEYE YER OLMADIĞINA,
II-Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme, sanıklar …, …, …, …, …, … ve … hakkında 4733 sayılı Kanun’a aykırılık, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarından verilen mahkumiyet hükümlerinin incelemesinde;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Dava dosyası ile birleşen aynı Mahkeme’nin 2008/331 esas sayılı dosyası kapsamında, suça konu sigaralar hakkında tasfiye kararı alınmış olması karşısında, anılan kararın akıbeti araştırılarak, sonucuna göre müsadere ya da tasfiye bedelinin Hazine adına irad kaydına karar verilip verilmeyeceği hususu ile sanık … hakkındaki soruşturma aşamasında, trafik kaydına şerh konulan … plaka sayılı aracın müsaderesi ya da iadesi hususunda mahallinde karar verilebileceği mümkün görülmüştür.
A-Sanıklar …, …, …, …, …, … ve …’a atılı 4733 sayılı Kanun’a aykırılık, sanıklar …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, …, … ve …’a yükletilen suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olma suçlarına ilişkin yasa maddelerinde öngörülen cezaların üst sınırları uyarınca, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e ve 67/4. maddelerine göre, suçların tabi bulunduğu 12 yıllık olağanüstü dava zamanaşımının gerçekleştiği anlaşıldığından, sanıklar …, … ve … müdafisi, sanık … ve müdafisi, sanıklar … ve … müdafisi, sanık … müdafisi, sanık … müdafisi, sanık … müdafisi, sanık … ve müdafisi ile sanıklar …, …, …, …, …, … ve …’ın temyiz iddiaları bu nedenle yerinde görülmekle, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, başkaca yönleri incelenmeksizin HÜKÜMLERİN BOZULMASINA, ancak yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususta, 1412 sayılı CMUK’nın 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak karar verilmesi mümkün olduğundan, sanıklar hakkında açılan kamu davalarının, gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e, 67/4 ve 5271 sayılı CMK’nın 223/8. maddeleri gözetilerek DÜŞMESİNE,
B-Sanık … hakkında suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme suçundan verilen mahkumiyet hükmünün temyizine gelince;
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre, sanık … hakkında verilen, … Sulh Ceza Mahkemesi’nin 03/03/2008 tarih ve 2008/271 değişik iş sayılı iletişimin tespiti kararının, 5607 sayılı Kanun’a aykırılık suçuna ilişkin olması, suç işlemek amacıyla örgüt kurma suçundan alınmış bir kararın bulunmaması karşısında, iletişimin tespiti kararıyla elde edilen görüşme kayıtlarının yasal delil niteliğine haiz olmadığı gözetilerek yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1-TCK’nın 220. maddesinde tanımlanan “örgütün” varlığının kabul edilebilmesi için, hiyerarşik ilişki içinde olan en az üç kişiden teşekkül etmesi, örgütün yapısının sahip bulunduğu üye sayısı ile araç ve gereç bakımından amaçlanan belirsiz sayıda suçları işlemeye elverişli bulunması, suç işlemek amacı etrafında fiili bir birleşme ile işbirliği, eylemli paylaşım anlayışı içinde hareket etmesi ve bu amaçlar doğrultusunda faaliyette bulunup, “devamlılık” göstermesi gerekir.
Örgüt niteliği itibarıyla devamlılığı gerektirdiğinden, kişilerin belli bir suçu işlemek veya bir suç işlemek amacı için bir araya gelmesi halinde, örgütten değil iştirak iradesinden söz edilebilecektir. Ancak amaçlanan suçları işlemede kolaylık sağladığından, işlenmesi amaçlanan suçlar açısından hazırlık hareketi niteliğinde olan örgütün varlığı için, amaç suçları işleme zorunluluğu olmadığı da dikkate alındığında, devamlılığın belirlenmesi noktasında yalnız amaç suçların sürekli bir şekilde işlenmesi değil, öncelikli olarak, amaç suçları sürekli biçimde işleme kararlılığının mevcut olup olmadığının araştırılması zorunludur.
Örgüt soyut bir birleşme değildir, bünyesinde hiyerarşik bir ilişki hakimdir. Bu hiyerarşik ilişki, bazı örgüt yapılanmalarında gevşek bir nitelik taşıyabilir. Bu ilişki dolayısıyla örgüt, mensupları üzerinde hakimiyet tesis eden bir güç kaynağı niteliğini kazanmaktadır.
Bu açıklamalar ışığında somut olay incelendiğinde; sanığın suçlamayı kabul etmemesi, dosya kapsamındaki diğer sanıklardan bir kısmı ile akrabalık ve arkadaşlık ilişkisi nedeniyle bağlantısının bulunması, bir kısmıyla ise herhangi bir bağlantısının tespit edilememesi, örgüt lideri olduğu gerekçesiyle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen kardeşi …’nün de teyit ettiği üzere ve aksi kanıtlanamayan savunmasına göre, geçimsizlik nedeniyle adı geçen kardeşiyle uzun süredir görüşmemeleri, soruşturma aşamasında gerçekleştirilen 26/05/2008 tarihli operasyon kapsamında yapılan aramalarda, ikametgahında, arkadaşı olan diğer sanık …’a ait araçta ve kardeşi …’nün evinde bulunan sigaralara konu kaçakçılık eylemi ile soruşturma aşamasındaki tüm ara yakalanmalara konu somut olaylara karışan sanıkların ifadelerinde, sanığa yükletilen suç işlemek amacıyla kurulan örgütü yönetme suçunun işlendiği hususunda delil elde edilememesi, yasal kanıt niteliğinde olmamaları nedeniyle iletişimin tespiti suretiyle elde edilen görüşme kayıtlarının da bu suç yönünden inceleme dışı bırakılmış olması karşısında, sanık ile dosya kapsamındaki diğer sanıklar arasında devamlılık içeren, Kanunun suç saydığı fiilleri işlemek amacıyla bir araya gelip aralarında sıkı veya gevşek hiyerarşik bir bağın bulunduğuna, hiyerarşik yapılanmayı gösteren emir komuta zinciri ile altlık üstlük ilişkisinin varlığına ve sanığın faaliyetleri ile örgütün doğmasına veya üst pozisyonda kollektif faaliyeti kısmen veya tamamen düzenleyip koordine ettiğine, faaliyetlerini örgütsel boyutta devam ettirdiğine ilişkin kesin ve inandırıcı kanıtlar bulunmadığı halde, yeterli olmayan gerekçeyle sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
a-Sanık müdafisinin, sanık hakkında lehe Kanun hükümlerinin uygulanmasına ilişkin talebinin, TCK’nın 62. maddesindeki takdiri indirim uygulanmasını da kapsadığı gözetilip, CMK’nın 230/1-d maddesi uyarınca, bu hususta kanuni dayanakları da gösterilerek bir karar verilmemesi,
b-TCK’nın 53/1-b maddesinde yer alan hak yoksunluğunun uygulanmasına ilişkin hükmün, Anayasa Mahkemesi’nin, 08/10/2015 tarih ve 2014/140 esas, 2015/85 karar sayılı kararıyla iptal edilmiş olması nedeniyle, uygulanma olanağının ortadan kalkmış olması, ayrıca anılan Kanun maddesinin 1-c fıkrası uyarınca, sanığın kendi alt soyu dışındaki kişiler üzerinde velayet, vesayet ve kayyımlık yetkilerini kullanmaktan hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar yoksun bırakılmasına da karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık … müdafisinin temyiz nedenleri yerinde görülmekle, tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayıp sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 27/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.