Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2022/3652 E. 2022/11222 K. 26.04.2022 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2022/3652
KARAR NO : 2022/11222
KARAR TARİHİ : 26.04.2022

KARAR

Tehdit suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-1. cümle ve 62. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair … Sulh Ceza Mahkemesinin 12/05/2009 tarihli ve 2009/16 esas, 2009/116 sayılı kararının 23/06/2009 tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde 24/10/2012 tarihinde kasıtlı bir suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle ve 62/1. maddeleri uyarınca 5 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin … Asliye Ceza Mahkemesinin 11/12/2020 tarihli ve 2020/76 esas, 2020/192 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında; “Dosya kapsamına göre, kayden 01/08/1990 doğumlu olan suça sürüklenen çocuğun üzerine atılı suçu işlediği 05/01/2008 tarihinde 15-18 yaş grubu aralığında bulunduğu, hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının ise 23/06/2009 tarihinde kesinleştiği, denetim süresi içerisinde 24/10/2012 tarihinde yeniden suç işlediği ve 5271 sayılı Kanun’un 231/8-son cümlesi gereğince 23/06/2009 tarihi ile 24/10/2012 tarihleri arasında dava zamanaşımı süresinin durduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde,
Suça sürüklenen çocuğun eylemine uyan 5237 sayılı Kanun’un 106/1-1. cümle maddesinde tanımlanan suç için öngörülen cezanın türü ve üst sınırına göre, anılan Kanun’un 66/1-d ve 66/3. maddelerine göre olağan zamanaşımı süresinin 8 yıl, aynı Kanun’un 66/2. maddesi uyarınca ise zamanaşımı süresinin 5 yıl 4 ay olduğu nazara alındığında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına konu suç yönünden suça sürüklenen çocuğun mahkeme huzurunda savunmasının alındığı 12/05/2009 tarihinden hükmün açıklandığı ve mahkumiyet hükmünün kurulduğu 11/12/2020 tarihine kadar geçen süre olan 11 yıl 6 ay 29 günden, zamanaşımı süresinin durduğu 3 yıl 4 ay 1 gün mahsup edildiğinde 8 yıl 2 ay 28 günlük sürenin dolmuş olduğu ve 5 yıl 4 aylık zamanaşımı süresinin hüküm tarihi itibariyle gerçekleştiği gözetilmeksizin, suça sürüklenen çocuk hakkındaki kamu davasının, dava zamanaşımının dolması nedeniyle düşürülmesine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesinde,
Kabule göre de;
1-Dosyada mevcut nüfus kaydına göre suç tarihi itibariyle 15-18 yaş aralığında bulunan suça sürüklenen çocuk hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 31/3. maddesi gereğince lehe indirim uygulanması gerektiği gözetilmeyerek fazla ceza tayin edilmesinde,
2-Suç tarihinden önce hapis cezasına ilişkin hükümlülüğü bulunmayan suça sürüklenen çocuk hakkında tayin olunan 1 yıldan az süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 50/3. maddesindeki “Daha önce hapis cezasına mahkûm edilmemiş olmak koşuluyla, mahkûm olunan otuz gün ve daha az süreli hapis cezası ile fiili işlediği tarihte onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş bulunanların mahkûm edildiği bir yıl veya daha az süreli hapis cezası, birinci fıkrada yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilir.” hükmü uyarınca anılan maddenin 1. fıkrası bentlerindeki seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesinin zorunlu olduğu gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde,isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme ;
Suç tarihinde yürürlükte bulunan ve zamanaşımı açısından sanık hakkında uygulanması gereken 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesi;
“(1) Kanunda başka türlü yazılmış olan hâller dışında kamu davası;
a)Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda otuz yıl,
b)Müebbet hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmibeş yıl,
c)Yirmi yıldan aşağı olmamak üzere hapis cezasını gerektiren suçlarda yirmi yıl,
d)Beş yıldan fazla ve yirmi yıldan az hapis cezasını gerektiren suçlarda onbeş yıl,
e)Beş yıldan fazla olmamak üzere hapis veya adlî para cezasını gerektiren suçlarda sekiz yıl geçmesiyle düşer.
(2)Fiili işlediği sırada oniki yaşını doldurmuş olup da onbeş yaşını doldurmamış olanlar hakkında, bu sürelerin yarısının; onbeş yaşını doldurmuş olup da onsekiz yaşını doldurmamış olan kişiler hakkında ise, üçte ikisinin geçmesiyle kamu davası düşer.
(3)Dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri de göz önünde bulundurulur.
(4)Yukarıdaki fıkralarda yer alan sürelerin belirlenmesinde suçun kanunda yer alan cezasının yukarı sınırı göz önünde bulundurulur; seçimlik cezaları gerektiren suçlarda zamanaşımı bakımından hapis cezası esas alınır.
(5)(Değişik fıkra: 29/06/2005-5377 S.K./8.mad) Aynı fiilden dolayı tekrar yargılamayı gerektiren hallerde, mahkemece bu husustaki talebin kabul edildiği tarihten itibaren fiile ilişkin zamanaşımı süresi yeni baştan işlemeye başlar.
(6) Zamanaşımı, tamamlanmış suçlarda suçun işlendiği günden, teşebbüs hâlinde kalan suçlarda son hareketin yapıldığı günden, kesintisiz suçlarda kesintinin gerçekleştiği ve zincirleme suçlarda son suçun işlendiği günden, çocuklara karşı üstsoy veya bunlar üzerinde hüküm ve nüfuzu olan kimseler tarafından işlenen suçlarda çocuğun onsekiz yaşını bitirdiği günden itibaren işlemeye başlar.
(7)Bu Kanunun İkinci Kitabının Dördüncü Kısmında yazılı ağırlaştırılmış müebbet veya müebbet veya on yıldan fazla hapis cezalarını gerektiren suçların yurt dışında işlenmesi hâlinde dava zamanaşımı uygulanmaz.” şeklinde,
Anılan Kanun’un 67. maddesi;
“(1) Soruşturma ve kovuşturma yapılmasının, izin veya karar alınması veya diğer bir mercide çözülmesi gereken bir meselenin sonucuna bağlı bulunduğu hâllerde; izin veya kararın alınmasına veya meselenin çözümüne veya kanun gereğince hakkında kaçak olduğu hususunda karar verilmiş olan suç faili hakkında bu karar kaldırılıncaya kadar dava zamanaşımı durur.
(2) Bir suçla ilgili olarak;
a)Şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi,
b) Şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi,
c) Suçla ilgili olarak iddianame düzenlenmesi,
d) Sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi,
halinde, dava zamanaşımı kesilir.
(3)Dava zamanaşımı kesildiğinde, zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlar. Dava zamanaşımını kesen birden fazla nedenin bulunması halinde, zamanaşımı süresi son kesme nedeninin gerçekleştiği tarihten itibaren yeniden işlemeye başlar.
(4)Kesilme halinde, zamanaşımı süresi ilgili suça ilişkin olarak Kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzar.” biçiminde düzenlenmiştir.
Görüleceği gibi 5237 sayılı TCK’da bütün suçlar bakımından kesme nedenleri ortak olarak düzenlenmiştir. Anılan Kanun’un 67/2. maddesinde, suçla ilgili olarak şüpheli veya sanıklardan birinin savcı huzurunda ifadesinin alınması veya sorguya çekilmesi, şüpheli veya sanıklardan biri hakkında tutuklama kararının verilmesi, iddianame düzenlenmesi, sanıklardan bir kısmı hakkında da olsa, mahkûmiyet kararı verilmesi halinde dava zamanaşımının kesileceği kabul edilmiştir.
Dava zamanaşımının durması ise, Kanunda açıkça sayılan bazı hallerde soruşturma veya kamu davasının yürütülememesinden dolayı, bu halin ortaya çıkmasından, kalkması anına kadar geçen sürede zamanaşımının işlememesini ifade etmektedir. Zamanaşımını durduran nedenlerin varlığı halinde, zamanaşımı süresi en son kesen işlemden itibaren, durdurucu nedenin ortaya çıktığı ana kadar işleyecek, bu engelin kalkmasıyla duran zamanaşımı süresi kaldığı yerden işlemeye başlayacaktır.Zamanaşımı süresinin hesaplanmasında ise önceden işleyen süre ile sonradan işleyen süreler birbirine eklenmek suretiyle zamanaşımı süresi belirlenecektir.
Anayasının 38. maddesinde dava zamanaşımının kanunilik ilkesi kapsamında olduğu benimsenmiş olup dava zamanaşımını durduran veya kesen nedenlerin kanunda açıkça gösterilmesi gerekir, bu nedenlerin yorum veya kıyas yoluyla genişletilmesi mümkün değildir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 07/03/2017 tarihli ve 2015/8-268 esas ve 2017/124 sayılı, 17/01/2017 tarihli ve 2015/15-536 esas ve 2017/14 sayılı, 01/03/2016 tarihli ve 2015/3-599 esas ve 2016/99 sayılı kararlarında ayrıntıları açıklandığı üzere; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır.
İncelenen dosyada, sanık … nüfus kayıt örneğine göre 01/08/1990 doğumludur. Her ne kadar gerekçeli karar başlığında ve iddianame başlığında suç tarihi 05/01/2008 olarak yazılmış ise de, dosya içerisinde mevcut jandarma görevlilerince tutulan 05/01/2009 tarihli tutanak, iddianame anlatımı ve tüm soruşturma evrakı kapsamına göre, suç tarihi 05/01/2009’dur. Bu haliyle sanık suç tarihinde 18 yaşını tamamlamıştır. Sanığın üzerine atılı tehdit suçu için 5237 sayılı TCK’nın 66/1-e maddesinde öngörülen olağan dava zamanaşımı süresinin 8 yıl, olağanüstü dava zamanaşımı süresinin ise 12 yıl olduğu, suç tarihinde işlemeye başlayan bu sürenin iddianame tanzimi sonrasında sanığın sorgu tarihi olan 12/05/2009 tarihinde kesildiği ve yeniden işlemeye başladığı, Mahkemece verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının 23/06/2009 tarihinde kesinleşmesiyle anılan sürenin durduğu, denetim süresinde 24/10/2012 tarihinde işlenen kasıtlı suçla birlikte bu sürenin kaldığı yerden işlemeye devam ettiği, sonuç olarak, 8 yıllık olağan dava zamanaşımının son kez kesildiği 12/05/2009 tarihinden itibaren, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden, deneme süresinde işlenen suç tarihine kadar geçen durma süresi de göz önüne alındığında, daha önce açıklanması geri bırakılan hükmün açıklandığı 11/12/2020 tarihinden önce olağan dava zamanaşımının gerçekleştiği gözetilmeden, davanın düşmesine karar verilmesi gerekirken mahkumiyet hükmü kurulması hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Tehdit suçundan sanık …’ın hakkında, … Asliye Ceza Mahkemesi’nin 11/12/2020 tarihli ve 2020/76 esas, 2020/192 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- Bozma nedenine göre karardaki hukuka aykırılığın, CMK’nın 309. maddesinin 4-d fıkrası uyarınca Yargıtay tarafından giderilmesi gerektiğinden; sanık hakkında, tehdit suçundan açılan KAMU DAVASININ, CMK’nın 223/8. maddesi uyarınca DÜŞMESİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı’na gönderilmesine, 26/04/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.