Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/8988 E. 2023/18475 K. 17.05.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/8988
KARAR NO : 2023/18475
KARAR TARİHİ : 17.05.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun(5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında
1. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, 43 üncü, 62 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 1 yıl 3 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,
2. Tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesi, 43 üncü, 62 nci, 53 üncü ve 58 inci maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezanın mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve infazından sonra denetimli serbestlik tedbirinin uygulanmasına,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Sanığın temyiz isteği; sübuta, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Suç ihbarı üzerine polis memuru olan şikayetçilerce olay yerine gidildiği, olay yerinde olan ve olayın şüphelisi olduğu iddia edilen sanık …’ın ifadesinden önce hastaneye sevkinin yapılıp emniyete götürüleceği sırada sanığın polis memurları olan şikâyetçilere “O… çocukları, siz beni …’a dövdürdünüz, beni kurtarmadınız, sizi buradan sürdüreceğim, dayım ve ben hepinizi sinkaf edeceğiz, bana savcıyı çağırın, buraya gelmeyen savcıyı sinkaf edeyim, onu da süründürürüm ve buradan sürdürürüm, beni hafife almayın, sizi sivilde yakalamayayım, araba ile vurup ezmezsem ben o… çocuğuyum.” şeklinde sözler söylemek suretiyle tehdit ve hakaret suçlarını işlediği kabul olunmuştur.
1. Sanığın suçlamaları inkar ettiği belirlenmiştir.
2. Şikâyetçilerin benzer ve istikrarlı anlatımlarda bulundukları anlaşılmıştır.
3. Olay, yakalama ve üst arama tutanağının düzenlendiği belirlenmiştir.
4. Sanığa ait adli sicil kaydı dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
A. Sanığın Temyiz Sebebi Olan Sübut Yönünden
Şikâyetçilerin aşamalardaki benzer ve istikrarlı anlatımları, olay, yakalama ve üst arama tutanağının içeriği ve tüm dosya kapsamına göre; sanığın eylemlerinin sübuta erdiğinin kabulü ile hakkında mahkûmiyet hükümleri kurulmasında bir isabetsizlik görülmediğinden, hükümlerde bu yönüyle hukuka aykırılık bulunmamıştır.
B. Sair Yönlerden
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, başkaca nedenler yerinde görülmemiştir;
Ancak
1. 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin dördüncü fıkrasında ağırlaştırıcı neden olarak öngörülen aleniyetin oluşabilmesi için, olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesi gerekmektedir.
Somut olayda; şikâyetçilerin anlatımları, olay, yakalama, üst arama tutanağı içeriğinde, sanığın hakaret eylemini ekip otosuna götürüldüğü ve tedavisi yapıldığı sırada devam ettirdiğinin belirtilmesi karşısında, hakaret eyleminin nerede geçekleştiği kesin olarak belirlenerek ve denetime olanak verecek şekilde kararda açıklanarak 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin dördüncü fıkrasının uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
2. (1) nolu bozma sebebine uyularak hakaret eyleminin aleni sayılan yerde işlenmediğinin tespit ve kabulü halinde ise; 17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde “basit yargılama usulü” düzenlenmiş olup, bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak, 5271 sayılı Kanun’a 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin, 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suçlar yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 inci ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
3. Sanığın tekerrüre esas alınan adli sicil kaydındaki ilama konu 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının birinci cümlesindeki tehdit ve 151 inci maddesindeki mala zarar verme suçlarının, hükümlerden sonra yürürlüğe giren 6763 sayılı Kanun’un 34 üncü maddesi ile değişik 5271 sayılı Kanun’un 253 üncü maddesi uyarınca uzlaşma kapsamına alınmış olması ve sanığın tekerrüre esas başkaca sabıkasının bulunması karşısında, sözü edilen suçlardan mahkûmiyeti içeren ilâm yönünden uyarlama yargılaması yapılıp yapılmadığı araştırılarak, sonucuna göre tekerrür hükümlerinin ve 5237 sayılı Kanun’un 51 inci maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının yeniden tartışılması zorunluluğu,
4. Sanığın, lehe Kanun hükümlerinin uygulanmasını talep etmesi karşısında, tehdit suçundan verilen kısa süreli hapis cezasının, 5237 sayılı Kanun’un 50 nci maddesinde yazılı bulunan seçenek yaptırımlardan birine, hakaret suçundan tercih edilen kısa süreli hapis cezasının ise, anılan Kanun maddesinde yer alan adli para cezası dışındaki seçenek yaptırımlardan birine çevrilip çevrilmeyeceğinin tartışılmaması,
Nedenleriyle, hükümler hukuka aykırı bulunmuştur.
V. KARAR
Gerekçe bölümünün (B) bendinde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik sanığın temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA, yeniden hüküm kurulurken (B-1) yönünden 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereğince yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 326/son maddesi uyarınca cezayı aleyhe değiştirme yasağının dikkate alınmasına,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
17.05.2023 tarihinde karar verildi.