Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/837 E. 2023/16540 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/837
KARAR NO : 2023/16540
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit, kişilerin huzur ve sükununu bozma

Sanıklar hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu karar ile sanık … hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma, sanık … hakkında kişilerin huzur ve sükununu bozma, tehdit ve hakaret suçlarından , 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin ikinci fıkrasının (e) bendi uyarınca beraat hükümleri kurulmuştur.

II. TEMYİZ SEBEPLERİ
Katılan vekilinin temyiz isteği; sanıkların anlatımları karşısında suçların sabit olduğu gözetilmeden ve iletişim kayıtları dosya arasına alınmadan karar verilmesi nedeniyle hükümlerin bozulması gerektiğine, vesaire ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
Sanık …’ün, 28.05.2015 tarihli tutanak ile tespiti yapılan mesajları katılana göndermek suretiyle tehdit, hakaret suçlarını ve sanık …’le birlikte katılanın ikametgahının önüne 27.05.2015 tarihinde gelerek bağırdıkları ve 28.05.2015 tarihinde tekrar katılanın ikametgahının önüne geldikleri bu şekilde kişilerin huzur ve sükununu bozma suçunu işlediklerinin iddia edildiği olayda;
1. Sanıkların suçlamaları kabul etmedikleri,
2. Katılanın iddianamedeki şekilde anlatımda bulunduğu,
3. Tanık delilinin dosyada mevcut olmadığı,
4. 28.05.2015 tarihli tutanak ile tespiti yapılan mesajları sanık …’ün attığı kabul olunarak sanık hakkında tehdit ve hakaret suçlarından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği,
5. 28.05.2015 tarihli kolluk tutanağında, tehdit anonsu üzerine belirtilen adrese gidildiğinde, sanıkların apartmanın karşısında bulunan banket üzerine oturduklarının belirtildiği,
Tespit edilmiştir.
IV. GEREKÇE
1. Amacı, somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suçu işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden biri de, öğreti ve uygulamada; “suçsuzluk” ya da “masumiyet karinesi” olarak adlandırılan kuralın bir uzantısı olan ve Latincede; “in dubio pro reo” olarak ifade edilen “şüpheden sanık yararlanır” ilkesidir. Bu ilkenin özü, ceza davasında sanığın mahkûmiyetine karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık yararına değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği veya gerçekleştirilme biçimi konusunda bir şüphe belirmesi hâlinde de geçerlidir. Sanığın bir suçtan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olaylar ve iddialar sanığın aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti; toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer kısmı göz ardı edilerek ulaşılan kanaate ya da herhangi bir ihtimale değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat, hiçbir şüphe ya da başka türlü oluşa imkân vermemelidir. Yüksek de olsa bir ihtimale dayanılarak sanığı cezalandırmak, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm vermek anlamına gelecektir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; sanıkların suçlamaları kabul etmemeleri, katılanın beyanı dışında tanık delilinin dosyada bulunmaması, 28.05.2015 tarihli kolluk tutanağı içeriği ve tüm dosya kapsamı karşısında, atılı suçları işledikleri şüphe boyutunda kalan sanıklar hakkında beraat hükümleri kurulmasında hukuka aykırılık görülmemiştir.
2. Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, katılan vekilinin yerinde görülmeyen temyiz sebeplerinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik katılan vekili tarafından öne sürülen temyiz sebepleri ve dikkate alınan sair hususlar yönünden herhangi bir hukuka aykırılık görülmediğinden temyiz sebeplerinin reddiyle hükümlerin, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle ONANMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
28.03.2023 tarihinde karar verildi.