YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/463
KARAR NO : 2021/10211
KARAR TARİHİ : 22.03.2021
Hakaret suçundan sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 125/4, 62/1 ve 52. maddeleri uyarınca 1.740,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2018/910 esas, 2019/354 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İstem yazısında;
“Sanık hakkında hakaret suçundan 5237 sayılı Kanun’un 125/1. maddesi gereğince cezalandırılması istemiyle açılan kamu davasına ilişkin yapılan yargılama sonucunda, her ne kadar suçun alenen işlendiğinden bahisle cezadan artırım yapılmış ise de, bu hususta her hangi bir gerekçe gösterilmeksizin ve ek savunma hakkı verilmeksizin anılan Kanun’un 125/1-4. maddesi uygulanmak suretiyle fazla ceza tayininde isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
5271 sayılı CMK’nın “Suçun niteliğinin değişmesi” başlıklı 226. maddesinde;
“1-Sanık, suçun hukukî niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça, iddianamede kanunî unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez.
2-Cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hâller, ilk defa duruşma sırasında ortaya çıktığında aynı hüküm uygulanır.
3-Ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilir.
4-Yukarıdaki fıkralarda yazılı bildirimler, varsa müdafie yapılır. Müdafii sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanır” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.06.2012 gün ve 13/125-236 sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın ceza yargılamasındaki en önemli haklarından biri yargılamanın her aşamasında göz önünde bulundurulması gereken savunma hakkıdır. Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınmış olan bu hakkın, herhangi bir nedenle sınırlandırılması olanaklı değildir. Nitekim 1412 sayılı CMUK’nın 5320 sayılı Yasanın 8/1. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan 308/8. maddesine göre de savunma hakkının kısıtlanması mutlak bozma nedenlerindendir.
Maddenin açık düzenlemesinden de anlaşılacağı üzere, iddianamede gösterilen eylemin hukuki niteliğinin değişmesi ya da cezanın artırılmasını veya cezaya ek olarak güvenlik tedbirlerinin uygulanmasını gerektirecek hallerin ilk defa duruşma sırasında ortaya çıkması halinde, anılan maddenin birinci fıkrası uyarınca sanık veya müdafiine ek savunma hakkı verilmesi gerekmektedir.
İnceleme konusu somut olayda; sanık hakkında TCK’nın 125/1 ve 53. maddeleri gereğince cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı halde ek savunma hakkı tanınmadan TCK’nın 125/4. maddesi uyarınca ceza artırılarak, CMK’nın 226. maddesine aykırı davranılması, hukuka aykırı bulunmuştur.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1-Mersin 8. Asliye Ceza Mahkemesinin 11/04/2019 tarihli ve 2018/910 esas, 2019/354 sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2-Aynı Kanun maddesinin 4-b fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 22/03/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.