YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/39935
KARAR NO : 2022/7484
KARAR TARİHİ : 15.03.2022
K A R A R
Hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62 , 52/2. ve 106/1-2.c, 43/1,62, 52/2 maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası ve 600,00 Türk lirası adli para cezaları ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarihli ve … sayılı kararının … tarihinde kesinleşmesini müteakip, sanığın denetim süresi içerisinde … tarihinde kasten işlediği suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hükmün açıklanması ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 125/1, 62, 52/2. ve 106/1-2.c, 43/1, 62, 52/2 maddeleri uyarınca 1.500,00 Türk lirası ve 600,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına ilişkin … Asliye Ceza Mahkemesinin … tarihli ve …sayılı kararının, Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın … sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, sanığın yokluğunda verilen …. Asliye Ceza Mahkemesinin … tarihli kararının, … tarihinde ”…’ adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ yapılmak suretiyle kesinleştirildiği anlaşılmış ise de; tebliğ tarihinde yürürlükte bulunan 6099 sayılı Kanun ile değişik 7201 sayılı Kanun’un 10. maddesinde yer alan, ” (1) Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir. (2) Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” şeklindeki düzenleme ile anılan Kanun’un 35. maddesinde yer alan, “Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır. (Değişik fıkra: 11/01/2011-6099 S.K./9.mad.) Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır. (Değişik fıkra: 19/03/2003 – 4829 S.K./11. md.) Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır…” şeklindeki düzenleme dikkate alındığında, öncelikle sanığın bilinen en son adresine tebligatın çıkarılarak, önceki adresinde bulunamayan sanığın adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi olup olmadığının araştırılarak, MERNİS adresine Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre tebliğ yapılması gerektiği, MERNİS adresinin olmadığının tespiti halinde ancak 35. maddeye göre daha önce usulüne uygun bir şekilde tebligat yapılan eski adrese tebliğ işlemi yapılabileceği cihetle, Mahkemesince MERNİS adresi araştırılması yapılmadan Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre yapılan tebligat işleminin usule aykırı olması karşısında, esasen hükmün açıklanmasının geri
bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin başlamadığı, dolayısıyla denetim süresi içerisinde kasıtlı suç işlediği gerekçesiyle açıklanması geri bırakılan hükmün açıklanamayacağı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığın mahkûmiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir. ” denilmektedir.
Hukuki Değerlendirme;
5271 sayılı CMK’nın “hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlığını taşıyan 231. maddesinin 8. fıkrasında; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur.” 11. fıkrasında; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.” hükümleri yer almaktadır.
5271 sayılı CMK’nın 231/8. maddesinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanığın beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulacağı belirtilmiş olup, bu denetim süresi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulüne uygun olarak kesinleşmesi üzerine başlamaktadır.
Yukarıda yer verilen kanuni düzenlemelere göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık, bu karar usulüne uygun bir şekilde kesinleştikten sonra, 5 yıl süreyle denetime tabi tutulacak ve bu süre içerisinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirlerine riayet etmemesi halinde hüküm açıklanacaktır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu”nun 10. maddesinde;
“Tebligat, tebliğ yapılacak şahsa bilinen en son adresinde yapılır. Şu kadar ki; kendisine tebliğ yapılacak şahsın müracaatı veya kabulü şartiyle her yerde tebligat yapılması caizdir.
Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.” hükümlerine yer verilmiştir.
İnceleme konusu somut olayda, 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10. maddesine uyarınca tebligatın, öncelikle muhatabın beyan ettiği en son adrese MERNİS şerhi olmadan yapılması, bu adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatapın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul ederek, Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre MERNİS şerhi bulunan tebligatın bu adrese yapılması gerekir.
Sanığın dosyada bilinen en son adresinin “…” olduğu halde, sanığın “…” adresine tebligat yapıldığı ve bu tebligatın iade geldiği, sanığın bilinen en son adresine Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesi göre tebligat yapılmadan doğrudan başka bir adrese yapılan tebligatın iade edilmesi üzerine aynı Kanunun 35. maddesine göre “…” adresine yapılan tebliğ işleminin usulsüz olması karşısında; sanığın yokluğunda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının kesinleşmediği, dolayısıyla denetim süresinin işlemeye başlamadığı halde bu süre içesinde suç işlediğinden bahisle hükümlerin açıklanmasına karar verilmesi hukuka aykırıdır.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın, kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce yerinde görüldüğünden,
1- Hakaret ve tehdit suçlarından sanık … hakkında, … Asliye Ceza Mahkemesinin …tarihli ve … sayılı kararının, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
2- CMK’nın 309. maddesinin 4-a fıkrası gereğince, sonraki işlemlerin mahallinde tamamlanmasına, dosyanın Yüksek Adalet Bakanlığına sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE,… tarihinde oy birliğiyle karar verildi.