YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/39930
KARAR NO : 2022/8768
KARAR TARİHİ : 29.03.2022
K A R A R
Sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret ve tehdit suçlarından sanık …’ın, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 106/1-2. cümle, 125/1-2, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince 500,00 Türk Lirası ve 1.500,00 Türk lirası adlî para cezaları ile cezalandırılmasına dair … Sulh Ceza Mahkemesinin 06/03/2014 tarihli ve 2013/370 esas, 2014/153 sayılı kararının Adalet Bakanlığı tarafından kanun yararına bozulmasının istenilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 29/09/2021 gün ve 2021/105261 sayılı tebliğnamesiyle dava dosyası Dairemize gönderilmekle incelendi:
İstem yazısında;
“Dosya kapsamına göre, adı geçen sanığın 20/04/2013 tarihinde kullandığı … numaralı cep telefonundan, “oğlum ananı sinkaf edeceğim, yerini tespit ettim bu akşama kadar o parayı göndermezsen nerden sana darbe geleceğini göreceksin” şeklinde mesaj çekmek suretiyle müşteki …’a sesli yazılı veya görüntülü bir ileti ile hakaret ve tehditte bulunduğundan bahisle … (…) Cumhuriyet Başsavcılığının 07/06/2013 tarihli ve 2013/293 sayılı iddianamesi ile açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın mahkûmiyetine karar verilmiş ise de;
1-… (…) Cumhuriyet Başsavcılığının 07/06/2013 tarihli ve 2013/293 sayılı iddianamesinde yer alan “oğlum ananı sinkaf edeceğim, yerini tespit ettim bu akşama kadar o parayı göndermezsen nerden sana darbe geleceğini göreceksin” şeklindeki mesajların, 07/05/2013 tarihli telefon mesaj tespit tutanağı kapsamında, diğer sanık …’a ait … numaralı cep telefonundan gönderildiğinin tespit edildiği, dava konusu iddianamede anlatımı yapılan tehdit ve hakaret sözlerinin sanığa ait … numaralı cep telefonundan gönderilmediği nazara alınarak, atılı suçlardan sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesinde,
2-Kabule göre de; benzer bir olay sebebiyle Yargıtay 4. Ceza Dairesinin 26/02/2019 tarihli ve 2014/46236 esas, 2019/3033 karar sayılı ilâmında yer alan, “..sanık …’ün katılan …’a sarf ettiği “senin ananı avradını sinkaf ederim…” şeklindeki sözlerde sadece tehdit suçu kapsamında kaldığından, sanık hakkında hakaret suçlarından beraat kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden yazılı şekilde hükümler kurulması..” şeklindeki açıklamalar nazara alındığında, sanığın “oğlum ananı sinkaf edeceğim, yerini tespit ettim bu akşama kadar o parayı göndermezsen nerden sana darbe geleceğini göreceksin” şeklindeki mesajları kapsamında sadece tehdit suçundan mahkumiyetine karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, hakaret suçundan da mahkumiyetine karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilmektedir.
Hukuksal Değerlendirme:
Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 03/04/2012 gün ve 10/438-141 sayılı kararında belirtildiği üzere, öğretide “olağanüstü temyiz” olarak adlandırılan kanun yararına bozma olağanüstü yasa yolunun koşulları ve sonuçları, “kanun yararına bozma” adı ile 5271 sayılı CMK’nın 309 ve 310. maddelerinde düzenlenmiştir.
5271 sayılı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, hâkim veya mahkemece verilip istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşen karar veya hükümlerde, maddî hukuka veya yargılama hukukuna ilişkin hukuka aykırılık bulunduğunu öğrenen Adalet Bakanlığı, o karar veya hükmün Yargıtayca bozulması istemini yasal nedenlerini açıklayarak, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına yazılı olarak bildirecektir. Bunun üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı da hükmün veya kararın bozulması istemini içeren yazısına bu nedenleri aynen yazarak Yargıtay ceza dairesine verecek, ileri sürülen nedenlerin Yargıtayca yerinde görülmesi halinde karar veya hüküm yasa yararına bozulacak, yerinde görülmezse istem reddedilecektir.
Böylece ülke sathında uygulama birliğine ulaşılacak, hâkim ve mahkemelerce verilen cezaya ilişkin karar veya hükümlerdeki hukuka aykırılıklar ile uygulamadaki esaslı yanlışlar ve esasa etkili usul yanılgılarının, toplum ve birey açısından hukuk yararına giderilmesi sağlanacaktır.
Kanun yararına bozma yasa yoluna, istinaf ve temyiz incelemesinden geçmeksizin kesinleşmiş hüküm ve kararlara karşı gidilmesi nedeniyle kesin hükmün otoritesinin bütünüyle zedelenmemesi amacıyla bu yola başvurabilmek için hukuka aykırılık halinin ciddi boyutlara ulaşması gerekmektedir.
Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 14/11/1977 gün ve 3-2 sayılı kararında da açıkça vurgulandığı üzere, bu yasa yolunun olağanüstü bir yasa yolu olması nedeniyle, her türlü hukuka aykırılık iddiası, yasa yararına bozma konusu yapılamayacak, bu kapsamda hâkimlerin takdir hakkı alanına giren ve suç işleyenler için bir hak teşkil etmeyen hususlar ile mahkemenin takdirine bağlı istekler ve uygulamadaki takdir yanılgıları veya takdirin yerinde olup olmadığının denetlenmesine ilişkin başvurular, temyiz yasa yolundan farklı olarak yasa yararına bozma konusu yapılamayacağından, bu yolla denetlenemeyecektir. (Ceza Genel Kurulunun 23/03/2010 tarih ve 2/29-56 sayılı kararı da bu doğrultudadır.)
İnceleme konusu somut olayda; Mahkemece, deliller değerlendirilerek sanığın, hakaret ve tehdit suçlarının sabit olduğu kabul edilerek mahkumiyet hükümleri kurulduğuna göre, delil takdiri yapılarak verilen bu karar aleyhine, takdirde yanılgıya düşüldüğünden bahisle kanun yararına bozma yoluna başvurulamayacağından, kanun yararına bozma isteminin reddine karar verilmiştir.
Sonuç ve Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle,
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın kanun yararına bozma isteği doğrultusunda düzenlediği tebliğnamedeki düşünce, kanun yararına bozma isteminin delil takdirine ilişkin olması nedeniyle yerinde görülmediğinden, CMK’nın 309. maddesi koşullarını taşımayan KANUN YARARINA BOZMA İSTEMİNİN REDDİNE, dosyanın Adalet Bakanlığı’na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na TEVDİİNE, 29/03/2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.