Yargıtay Kararı 4. Ceza Dairesi 2021/382 E. 2023/16560 K. 28.03.2023 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 4. Ceza Dairesi
ESAS NO : 2021/382
KARAR NO : 2023/16560
KARAR TARİHİ : 28.03.2023

MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Hakaret, tehdit

Sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir olduğu, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz edenin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı, yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
Yukarıda tarih ve sayısı belirtilen incelemeye konu Yerel Mahkemenin kararı ile sanık hakkında,
1. Hakaret suçundan, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 125 inci maddesinin üçüncü fıkrasının (a) bendi, dördüncü fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası, 53 üncü maddesi, 51 inci maddesi ile 58 inci maddeleri uyarınca, 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezasının mükerrire özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının ertelenmesine,
2. Tehdit suçundan, 5237 sayılı Kanun’un 106 ncı maddesinin birinci fıkrasının üçüncü cümlesi, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ile anılan Kanun’un 53 üncü maddesi, 58 inci maddesi ve 51 inci maddeleri uyarınca, 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluklarına, cezasını mükerrirlere özgü infaz rejimine göre çektirilmesine ve cezasının ertelenmesine,
Karar verilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteğinin; kısa süreli hapis cezaları ertelenen sanık hakkında hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi nedeniyle hükümlerin usul ve yasaya aykırı olduğuna yönelik olduğu belirlenmiştir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Sanığın olay günü çocuğunun rahatsızlanması nedeniyle katılanın doktor olarak görev yaptığı … Eğitim ve Araştırma Hastanesine götürdüğü, hastayla ilgilenilmemesi nedeniyle sanık ile katılan arasında çıkan tartışmada, sanığın katılana yönelik “Sen ne ukala kızsın, ne terbiyesiz bir doktorsun, dövseydin bari, güvenlik gelse ne olacak, adını ver sen bana, ben sana gösteririm…” demek suretiyle hakaret ve tehdit ettiği iddiasıyla sanık hakkında açılan davada, sanığın atılı suçları işlediği Yerel Mahkemece kabul olunmuştur.
2. Sanığın atılı suçlamaları kabul etmediği anlaşılmıştır.
3. Katılan aşamalarda uyumlu beyanlarda bulunmuştur.
4. Tanıklar …, …, ve … ‘nin beyanları dava dosyasında mevcuttur.
IV. GEREKÇE
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin yargılama sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dava dosyası içeriğine göre, O yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri ve sair yönlerden yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
1. Hakaret fiillerinin cezalandırılmasıyla korunan hukuki değer, kişilerin onur, şeref ve saygınlığı olup, bu suçun oluşabilmesi için, davranışın kişiyi küçük düşürmeye matuf olarak gerçekleşmesi gerekmektedir. Bir hareketin tahkir edici olup olmadığı bazı durumlarda nispi olup, zamana, yere ve duruma göre değişebilmektedir. Bu şekilde kişilere yönelik her türlü ağır eleştiri veya rahatsız edici sözlerin hakaret suçu bağlamında değerlendirilmemesi, sözlerin açıkça, onur, şeref ve saygınlığı rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnadını veya sövme fiilini oluşturması gerekmektedir.
Yargılamaya konu somut olayda; sanığın katılana hitaben söylediği kabul edilen “Sen ne ukala kızsın, ne terbiyesiz bir doktorsun….” sözünün muhatabın onur, şeref ve saygınlığını rencide edici boyutta olmayıp, rahatsız edici, kaba ve nezaket dışı hitap tarzı niteliğinde olduğu, dolayısıyla hakaret suçunun unsurları itibari ile oluşmadığı gözetilmeden, sanığın beraatı yerine mahkûmiyet kararı verilmesi,
2. Mahkemece kabul edilen oluşa göre, sanığın katılanı “Adını ver sana gösteririm.” demek suretiyle tehdit ettiği gerekçesiyle mahkûmiyetine karar verilmiş ise de, sözlerin tartışmanın bütünü ve söylendiği bağlam içinde değerlendirildiğinde, tehdit niteliğinde olmayıp şikâyet hakkının kullanılması niteliğinde kalması karşısında, sanığın beraati yerine mahkûmiyetine karar verilmesi,
3. 5237 sayılı Kanun’un 125 inci maddesinin dördüncü fıkrasında, düzenlenen aleniyetin oluşabilmesi için olay yerinde başkalarının bulunması yeterli olmayıp, hakaretin belirlenemeyen sayıda kişi ve herkes tarafından görülme, duyulma ve algılanabilme olasılığının bulunması, herhangi bir sınırlama olmaksızın herkese açık olan yerlerde işlenmesinin gerekmesi karşısında, somut olayda; hakaret eyleminin acil servis bölümünde gerçekleştiğinin belirtilmesi karşısında, acil servisin neresinde gerçekleştiği hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde tespit edilmesi ve sonucuna göre aleniyet öğesinin oluşup oluşmadığının tartışılması gerektiğinin gözetilmemesi,
4. Sanığın aşamalarda, rahatsızlanması üzerine kızını katılanın çalıştığı hastaneye götürdüğü kızının ağrılar içinde kıvranmasına rağmen hastanede ilgilenilmemesi nedeniyle, katılana ne zaman ilgileneceksiniz diye sorduğunda katılanın o kadar acele ediyorsanız özele gitseydiniz diye söylediği ve daha sonra ne biçim insansınız sıranızı bekleyin dediği şeklinde beyanda bulunması karşısında, olayın çıkış nedeni ve gelişimi üzerinde durularak sonucuna göre, sanık hakkında hakaret suçunda, 5237 sayılı Kanun’un 129 uncu, tehdit suçundan ise anılan Kanun’un 29 uncu maddelerinin uygulanıp uygulanmayacağının tartışılmaması,
5. Kısa süreli hapis cezaları ertelenen sanık hakkında, 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin dördüncü fıkrası uyarınca aynı maddenin birinci fıkrasındaki hak yoksunluklarına karar verilemeyeceğinin gözetilmemesi,
6. 2 no.lu bozma nedenine uyularak yapılacak değerlendirme sonrasında aleniyet öğesinin oluşmadığının kabulü halinde ise,
17.10.2019 gün ve 7188 sayılı Kanun’un 24 üncü maddesiyle değişik 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinde Basit Yargılama Usulü düzenlenmiş olup bu düzenlemenin uygulanmasıyla ilgili olarak 5271 sayılı Kanuna 7188 sayılı Kanun’la eklenen geçici 5 inci maddenin birinci fıkrasının (d) bendinde yer alan “hükme bağlanmış” ibaresinin, Anayasa Mahkemesinin 14.01.2021 tarihli ve 2020/81 Esas, 2021/4 Karar sayılı kararıyla “basit yargılama usulü” yönünden Anayasa’nın 38 inci maddesine aykırı görülerek iptaline karar verilmesi karşısında, temyiz incelemesi yapılan ve 5271 sayılı Kanun’un 251 inci maddesinin birinci fıkrası kapsamına giren suç yönünden; Anayasa’nın 38 inci maddesi ile 5237 sayılı Kanun’un 7 ve 5271 sayılı Kanun’un 251 vd. maddeleri gereğince yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunduğunun belirlendiği, kararın bu yönleriyle hukuka aykırı olduğu görülmüştür.
V. KARAR
Gerekçe bölümünde açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemenin kararına yönelik O yer Cumhuriyet savcısının temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükümlerin, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği, Tebliğnameye uygun olarak, oy birliğiyle BOZULMASINA,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

28.03.2023 tarihinde karar verildi.